Gazze'de tutuklanan esirler arasında görüntülenen 3 yaşındaki Hülya'nın hikayesi, soykırımın acımasız yüzünü ve çocukların yaşadıkları zorlukları gözler önüne seriyor. Bir ailenin hayatta kalma mücadelesi ve masumiyetle dolu bir hikaye.
Eklenme: 01.11.2024 16:39:41 | Güncelleme: 01.11.2024 17:01:56Bir fotoğraf karesinde, işgalci İsrail askerlerinin tutukladığı, bağlanmış haldeki kalabalık Gazzeli erkekler arasında gözlere takılan küçük bir sima var: Hülya. Erkeklerin çoğu yaşlı; İsrail askerlerinin talimatıyla iç çamaşırlarına kadar soyulmuş, başlarını yukarı kaldırmış ve çaresiz bakışlarla kendilerini çeken kameraya bakıyorlar. Aralarında küçük bir kız, Hülya, arkasına dönüp başka bir yöne bakıyor. Belki dikkati başka bir yere kaymış ya da belki de silahlarını ve askerleri görmek istemiyor.
KİM BU KÜÇÜK KIZ, BAŞINA NELER GELDİ?
Bu sahne, işgalcinin Gazze’deki halkı nasıl soykırıma maruz bırakmaya çalıştığını gösteriyor. Yıkılmış binalar uzanıyor arkalarında. İşgalci İsrail güçleri, erkekleri "güvenlik" bahanesiyle silah, belge ya da onları HAMAS’a bağlayacak herhangi bir iz için arıyor. Soykırımın en acı yönleri, bireylerin yüzlerinde, çocukların gözlerinde gizli. Hülya’nın bu fotoğraftaki varlığı, "Kim bu kız?" ve "Başına neler geldi?" gibi soruları akıllara getiriyor.
BBC Arapça’nın, Hülya’yı bulmak için bölgedeki güvenilir yerel gazetecilerle irtibata geçmesi üzerine ailesi ve kendisiyle bir röportaj gerçekleştirildi. Üç yaşındaki Hülya Abu Warda, babası, dedesi ve annesiyle birlikte Gazze’nin şehir merkezindeydi. Bu minik kız, yoğun patlama seslerine rağmen çizgi film izliyordu.
21 GÜN İÇİNDE 5 KEZ YERLERİNDEN EDİLDİLER
Gazeteci, Hülya’yı ilk kez gördüğünde şaşırmış bir yüz ifadesiyle karşılandı. Babası ona şakayla “Sen kimsin?” diye sorduğunda, "Hüüülyaa" diye yanıtladı. Hülya sağ salim bulunmuş olsa da, yüzünde tedirgin bir ifade vardı. Babası Muhammed, daha sonra bu fotoğrafın ardındaki dramı anlattı. 21 gün içinde beş kez yerlerinden edilmişlerdi, her seferinde can havliyle bombalardan ve silahlı çatışmalardan kaçıyorlardı. Fotoğrafın çekildiği gün, bir İsrail drone’u tahliye anonsları yapıyordu.
Aile, Cibaliye mülteci kampının merkezine doğru ilerlerken kıyafetlerini, birkaç konserve ve kişisel eşyalarını yanlarına almışlardı. Kaos içinde Hülya ve babası, diğer aile üyelerinden ayrıldı. Babası, “Taşıdığımız eşyalar ve kalabalık yüzünden annesinden koptuk, o çıkabildi ama ben kalakaldım,” dedi. Baba-kız, zor durumda ilerlemeye devam ettiler. Hülya’nın babası Muhammed, "Yıkım ve yollara saçılmış cansız bedenler gördük” dedi. Hülya’nın bu görüntülerin bir kısmını görmesini engellemek mümkün değildi; “savaşın getirdiği manzaralar, çocukların gözlerinden asla silinmeyecek” diye de ekledi Muhammed.
Grup sonunda işgalci İsrail kontrol noktasına ulaştı. "Tanklar üzerinde ve yerde askerler vardı. Halkın üstüne ateş açarak yaklaşmaya başladılar. Kalabalık birbirini itti, sıkıştık."
İsrail işgal güçlerinin, kuşattıkları Kamal Adwan Hastanesi'nde onlarca sivili soyarak büyük bir meydanda topladıktan sonra esir aldığı bildirildi.
— Afroasya Today (@afroasyatoday) October 25, 2024
⚫️ Esir alınan sivilleri akıbetlerine ilişkin herhangi bir bilgi aktarılmadı. https://t.co/PSahDthYvq pic.twitter.com/mJJZHlfcDY
İŞGALCİ GÜÇLER ERKEKLERİ SOYUP TUTUKLADILAR
Erkeklere iç çamaşırlarına kadar soyunmaları emredildi; bu, işgal ordusunun her zamanki arama prosedürlerinden biriydi. Fotoğrafta Hülya sakin görünse de, babası sonrasında yaşadığı korkuyu unutmadığını söyledi. “Çığlık atmaya başladı, sürekli annesini istedi.”
Aile daha sonra yeniden bir araya geldi. Gazze’de aile bağları güçlü, yerinden edilenler arasında akrabalık haberleri hızla yayılıyor. Hülya, sevgisini hissettiği ailesinin kollarında teselli buldu. Onun için saklanmış birkaç şeker ve patates cipsi vardı. Babası, fotoğraf gününden önce Hülya’nun yaşadığı derin travmayı da anlattı. Hülya’nın çok sevdiği bir kuzeni vardı, yedi yaşındaki Yahya. Sokakta birlikte oyunlar oynarlardı. İki hafta kadar önce Yahya, işgalci İsrail'in bir insansız hava aracı saldırısında şehit oldu.
14 BİNDEN FAZLA ÇOCUK KATLEDİLDİ
"Eskiden her şey daha iyiydi. Hülya koşar oynardı," diyen Muhammed, "Ama şimdi her bombardımanda yukarı işaret edip 'uçak' diyor. Kısılıp kaldığımızda, gökyüzündeki drone’u gösteriyor" diye de ekledi.
Unicef'e göre soykırım savaşında şu ana kadar 14.000’den fazla çocuk şehit oldu.
Unicef sözcüsü Jonathan Crickx, yaptığı açıklamada "Günbegün çocuklar, başlatmadıkları bir savaşın bedelini ödüyor," dedi. BM, Gazze’deki yaklaşık bir milyon çocuğun psikolojik desteğe ihtiyaç duyduğunu tahmin ediyor. Hülya gibi bir çocuğun gördüklerini, kayıplarını ve kapana kısıldığı bu hayatı düşündüğünüzde, gelecekte neler yaşayıp hatırlayacağını kim bilebilir? Şu ana dek, hayatın korkunç bir şekilde sona erebileceğini öğrenmiş durumda. Onun tek şansı, işgal altındaki bu zor şartlarda bile onu korumak için her şeyi yapacak bir ailesinin var olması.