Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarı İbrahim Kalın’ın Şam ziyareti ve HTŞ lideri Muhammed Cevlani ile yaptığı görüşme, Türkiye gündeminde geniş yankı uyandırdı. Bölgedeki gelişmeleri takip eden gazeteci Kemal Öztürk, Cevlani ile yaptığı röportajın detaylarını paylaştı.
Eklenme: 13.12.2024 12:30:37Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarı İbrahim Kalın’ın geçtiğimiz günlerde gerçekleştirdiği Şam ziyaretinin ardından yaşanan gelişmeler Türkiye gündemini yoğun bir biçimde meşgul etmeyi sürdürüyor. Suriye ziyareti sürecinde Şam Emevi Camii’nde namaz kılan İbrahim Kalın ve beraberindeki heyet Esad rejimini deviren HTŞ lideri Cevlani ile bir araya geldi.
Bölgeyi ve politik gelişmeleri sahadan gözlemleyen gazeteci Kemal Öztürk aynı zamanda Muhammed Cevlani ile bir röportaj gerçekleştirerek izlenimlerini Türk basını ile paylaştı. Öztürk’ün verdiği mülakatını haberimizde alıntılıyoruz:
Öztürk’e göre Muhammed Cevlani yaşanan gelişmeler ve yeni çıkılan savaş şartlarının aksine son derece sakin bir izlenim sunmuş. Sorulan sorulara verdiği cevaplardan büyük bir hazırlığının olduğu belli olan Cevlani ekibiyle birlikte hareket ediyor ve çevresindeki bu ekibin de siyasi olaylara karşı bir yetkinlik geliştirdiği gözlemlenebiliyor.
61 yıllık rejim ve 14 yıllık iç savaşın ardından yalnızca birkaç günde toplum genelindeki huzur ortamının nasıl geliştiğine ilişkin sorulan soruya şu şekilde cevap veriyor Cevlani:
"Halkın genelinde büyük bir bıkkınlık söz konusuydu. Fakirliğin ve yoksulluğun had safhada olması rejime karşı gösterilebilecek bir tahammülün kalmadığını gösteriyor. Dolayısıyla gelinen nokta HTŞ’nin ilerleyişini ve Şam’ın düşeceğini önceden haber verirken halkın da buna hazırlıklı olduğunu ortaya koyuyor. Öztürk’ün aktarımına göre Cevlani, rejimin hızlıca yıkılmasını ve halkın yeni sürece çabucak adapte olmasını yaşanan bu gelişmelere bağlıyor."
Suriye’nin yeni anayasası için ekibiyle birlikte çalışmalarını yürüttüğünü belirten Cevlani daha öncesinden hazırlanan bir zeminin mevcut bulunduğunu belirtti. Kemal Öztürk geçmişte yapılan yeni Suriye anayasası çalışmalarına dikkat çekerek yeni yönetimin toplumdaki farklı grupların beklentilerini ve ihtiyaçlarını karşılamayı hedeflediğini aktardı.
Öztürk’e göre gözlemleri boyunca Türkiye hakkında çok olumlu gelişmeler söz konusu olmuş. 900 km’lik en büyük sınırın Türkiye ile olduğunu hatırlatan Türk gazeteci yaşanan süreçte Türkiye’nin tavrının ve geliştirdiği reaksiyonun büyük bir teveccüh ile karşılandığını kaydetti. Bu doğrultuda kendi kanaatini ümit verici bulan Kemal Öztürk ifadelerini şu şekilde sürdürdü:
“Ortak çalışmalar yapılıyor. Türkiye tecrübesinin hem yönetim anlamında hem de belediyecilik ve şehir planlaması anlamında tecrübe ilişkilerinin olduğunu hissettim. Türkiye olarak etkili bir yerde durduğumuzu görüyorum. Gözlemlerim neticesinde emin oldum ki; Türkiye burada etkin bir ülke. Daha öncesinde de bunu inceliyordum fakat saha gözlerim sonucunda Türkiye’nin birinci derecede aktör konumuna geldiğini görüyorum.”
Türkiye’nin bu noktadaki konumunun ayrıcalıklı olması dört yıllık süreçte her türden mülteciye ev sahipliği yaparak fedakarlıklar göstermesi ve buna ek olarak sınır ötesinde hem askeri hem de şehir imarı anlamında aktif olmasına bağlanıyor. Dolaysıyla Kemal Öztürk’ün çıkarımları Türkiye’nin geçmişte izlediği politikaların bir çıktısını almış olması anlamına geliyor. Azez’de, Cerablus’ta, Afrin’de yönetimsel olarak izlenilen politikaların sonuçlarını bugün yeni bir Suriye’nin imarı ve inşası noktasında gözlemleyebileceğimiz belirtiliyor. Türkiye’nin tam da bu noktada diğer batılı ülkelerden kendisini ayırarak daha aktif bir katılım ve yönetim sürecini gerçekleştirebileceği belirtiliyor.