Siyonist İsrail, Golan Tepeleri'nde yeni yerleşim ve altyapı projeleriyle işgalini pekiştiriyor. Bu adımlar, uluslararası hukuka aykırı olarak değerlendirilirken bölgedeki gerilimi artırıyor.
Eklenme: 16.12.2024 16:07:07 | Güncelleme: 17.12.2024 12:06:48İsrail, Suriye'ye ait Golan Tepeleri üzerindeki işgalini pekiştirmek için yeni adımlar atıyor. İşgal rejimi, yerleşim yerlerini genişletme, altyapı projelerini artırma ve bölgedeki varlığını kalıcı hale getirme planlarıyla uluslararası hukuka meydan okuyor.
1967 yılındaki Altı Gün Savaşı sırasında İsrail tarafından işgal edilen Golan Tepeleri, 1981’de tek taraflı olarak ilhak edilmiş, ancak bu ilhak uluslararası toplum tarafından tanınmamıştı. İsrail hükümeti, bölgeyi İsrail'e entegre etmek için uzun süredir demografik ve ekonomik stratejiler uyguluyor.
İsrail, bölgeye yeni yerleşim birimleri kurarak demografik yapıyı değiştirmeyi hedefliyor. Ayrıca, enerji, su ve ulaşım altyapısını geliştirerek işgal altındaki toprakları daha da kontrol altına almayı amaçlıyor. Bu durum, Suriye’nin toprak bütünlüğünü ihlal ettiği gerekçesiyle uluslararası tepki çekiyor.
Birleşmiş Milletler başta olmak üzere birçok uluslararası kuruluş, İsrail’in Golan Tepeleri üzerindeki işgalini yasa dışı olarak nitelendiriyor. Buna rağmen, İsrail'in bölgedeki faaliyetleri hız kesmeden devam ediyor. İşgal rejimi, bu adımlarla yalnızca Suriye’yi değil, bölgedeki barış ve istikrarı da tehdit ediyor.
İsrail işgal güçleri, Suriye'nin güneyindeki Hader bölgesinde bir tepeye Siyonist bayrağı dikti. pic.twitter.com/kIqrMQy7rS
— Afroasya Today (@afroasyatoday) December 11, 2024
İsrail'in Golan Tepeleri'ndeki varlığını güçlendirme çabaları, bölgesel gerilimleri artırıyor. Suriye hükümeti, topraklarını geri alma hakkını sürekli olarak vurgularken, Arap dünyası ve diğer uluslararası aktörler İsrail'in bu politikalarını kınıyor. ABD'nin 2019 yılında Golan Tepeleri üzerindeki İsrail egemenliğini tanıması ise bölgedeki durumu daha da karmaşık hale getirmişti.İsrail'in Golan Tepeleri'ndeki işgalini pekiştirme çabaları, uluslararası hukukun açık bir ihlali olarak görülüyor. Bu durum, yalnızca Suriye’nin toprak bütünlüğünü değil, bölgedeki barış ve istikrarı da tehlikeye atıyor. Uluslararası toplumun, İsrail'in bu adımlarına karşı daha güçlü bir duruş sergilemesi ve Suriye’nin egemenlik haklarını desteklemesi gerektiği ifade ediliyor.