Bir zırhlı birlik subayı olan Vilk, Gazze'de İsrail işgali altında bulunan tampon bölgeye giren yetkisiz kişilere ateş edilmesi yönünde talimat aldığını belirtti. Yaptığı açıklamada en az 12 kişinin öldüğünü ifade ederken genç çocuğun öldürülmesinin aklında yer ettiğini itiraf etti.

“Genç, daha büyük bir hikayenin, orada kalıp Filistinlileri insan olarak görmeme politikasının bir parçası olarak öldü” diyor 28 yaşındaki Vilk.

Yabancı bir yayın organına konuşan yedi İsrailli asker Gazze’de savaşmayı reddederek Filistinlilerin ayrım gözetmeksizin öldürüldüğünü ve evlerin yıkıldığını anlattı. Bazıları, tehdit oluşturmayan evleri yakmaları veya yıkmaları emredildiğini söyledi ve diğer askerlerin evleri yağmalayıp zarar verdiğine tanık olduklarını belirtti.

Son süreçte resmi İsrail’in resmi kurumları tarafından yapılan açıklamalarda askerlerin siyasetten uzak durmaları ve ordu hakkında nadiren konuşmalarını gerektiği açıklanmıştı. İsrail kamuoyunda her geçen gün artan eylemler ve iç karışıklıklar ordu içerisinde de bölünmelere sebep olurken, hükümetin esirleri bir türlü geri getiremeyişi ve asker ölümlerinin önüne geçemeyişi süreci her geçen gün körükledi.

Uluslararası insan hakları grupları, İsrail’i Gazze’de savaş suçları ve soykırım yapmakla suçladı. Uluslararası Adalet Divanı, Güney Afrika tarafından açılan soykırım davasında Filistinliler lehinde karar vererek İsrail’in soykırım gerçekleştirdiği açıklamıştı. Uluslararası Ceza Mahkemesi, Başbakan Benjamin Netanyahu ve eski savunma bakanı Yoav Gallant’ın tutuklanmasına karar verse de İsrail destekçisi devletler karara uymayacağını açıkladı. ABD Roma Statüsüne bağlı olmamasına rağmen UCM tarafından İsrail aleyhinde karar ve tutumlara karşı yaptırımlarını arttırmaya çalışırken mahkemenin kararının ardından Gallant Washington’a ziyaret gerçekleştirdi.

İsrail, soykırım iddialarını kesin bir şekilde reddediyor ve Gazze’de sivillere verilen zararı en aza indirmek için olağanüstü önlemler aldığını söylüyor. Ordu, asla sivilleri kasten hedef almadığını ve herhangi bir yanlış davranış şüphesiyle soruşturma ve cezalandırmalar yaptığını belirtiyor. Ancak insan hakları grupları, ordunun kendisini soruşturmada yetersiz olduğunu uzun zamandır söylüyor.

Ordu, AP’ye verdiği demeçte, hizmet vermeyi reddetmeyi kınadığını ve bu tür çağrıları ciddiye aldığını, her durumu ayrı ayrı incelediğini söyledi. Hizmet etmeyi reddeden askerler hapse girebilir, ancak mektubu imzalayanlardan hiçbiri organizatörlere göre gözaltına alınmadı.

GAZZE’DEKİ ASKERLERİN TEPKİLERİ

Vilk, Kasım 2023’te Gazze’ye girdiğinde, ilk güç kullanımının her iki tarafı da müzakere masasına getirebileceğini düşündüğünü söyledi. Ancak savaş uzadıkça insan hayatına verilen değerin azaldığını gördüğünü ifade etti.

Ağustos ayında Filistinli gencin öldürüldüğü gün, İsrail askerlerinin durması için bağırdığını ve ayaklarının dibine uyarı ateşi açtığını, ancak ilerlemeye devam ettiğini söyledi. Diğerlerinin de tampon bölgeye girerek öldürüldüğünü belirtti. Bu bölge, Gazze’nin kuzey ve güneyini bölen Netzarim Koridoru olarak bilinen bir yoldu.

Bazı askerler, Gazze’de gördüklerini sindirmek için zamana ihtiyaç duyduklarını söyledi. Diğerleri ise gördükleri dehşet nedeniyle hizmet etmeyi hemen bırakmaya karar verdiklerini ifade etti.

27 yaşındaki sağlık görevlisi Yuval Green, Ocak ayında Gazze’de geçirdiği neredeyse iki aydan sonra, gördüklerine katlanamayarak görevini terk ettiğini anlattı.

Askerlerin evlere zarar verdiğini, acil durumlar için kullanılan siyah kalemlerle grafiti çizdiğini ve dua tespihlerini hatıra olarak toplamak için evleri yağmaladığını söyledi.

“Rehineler İçin Askerler” grubu, askerlerin imzaladığı mektubun arkasındaki grup olarak ivme kazanmaya çalışıyor, bu ay Tel Aviv’de bir etkinlik düzenledi ve daha fazla imza topladı.

PROTESTO OLARAK VİCDANİ RED VE ASKERLERİN RUHSAL DURUMU

Gruba dahil olan askerlerin bazıları, çatışmanın travması ve pişmanlıklarını derinden yaşadığını açıklayarak yaşadığı psikolojik zorluklardan ve kabuslardan kurtulamadıklarını açıkladı.

Bir piyade askeri, gereksiz şekilde yaklaşık 15 binanın yakıldığını gördüğünü söyledi ve geri dönme şansı olsa savaşmayacağını ifade etti.

“Ben kibriti çakmadım, ama evin dışında nöbet tuttum. Savaş suçlarına katıldım,” diyerek yaptığı eylemler için çok üzgün olduğunu açıkladı.