Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, Rusya'nın bir insansız hava aracıyla (İHA) Çernobil Nükleer Santrali'ne saldırı düzenlediğini ve santralin yıkılan 4. reaktörünü koruyan yapının hasar gördüğünü duyurdu.
Eklenme: 14.02.2025 12:50:18 | Güncelleme: 14.02.2025 15:36:42İlk değerlendirmelere göre hasarın ciddi olduğu kaydedilen açıklamada, saldırı sonrası yapının hasar gördüğü ancak yangının söndürüldüğü ve radyasyon seviyesinde artış tespit edilmediği belirtildi.
Açıklamada Rusya'nın nükleer tesisleri hedef alan saldırılarının küresel güvenliği tehdit ettiği ifade edildi.
Zelenskiy sosyal medyadan yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi:
"Dün gece, yüksek patlayıcı başlıklı bir Rus saldırı uçağı, Çernobil Nükleer Santrali'nin yıkılan 4. güç ünitesinde dünyayı radyasyondan koruyan sığınağı vurdu.
Bu sığınak Ukrayna tarafından Avrupa ve dünyadaki diğer ülkelerle birlikte, Amerika ile birlikte inşa edildi.
Dünyada bu tür yerlere saldıran, nükleer santralleri işgal eden ve sonuçları hiç düşünmeden savaş açan tek ülke bugünün Rusya'sıdır. Bu, tüm dünya için bir terör tehdididir.
Çernobil Nükleer Santrali'ndeki sığınak bu drone tarafından hasar gördü. Yangın söndürüldü. Şu an itibariyle radyasyon seviyeleri artmadı ve sürekli izleniyor.
İlk değerlendirmelere göre sığınaktaki hasar önemli.
Rusya her gece Ukrayna'nın altyapısına ve şehirlerine bu tür saldırılar düzenliyor. Rusya ordusunu genişletmeye devam ediyor ve dengesiz, insanlık karşıtı devlet söyleminde hiçbir değişiklik göstermiyor.
Bu, Putin'in kesinlikle müzakerelere hazırlanmadığı anlamına geliyor, dünyayı aldatmaya devam etmeye hazırlanıyor. Bu yüzden hayata değer veren herkesin birleşik baskısı olmalı, saldırgana baskı. Rusya eylemlerinden sorumlu tutulmalıdır."
Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (IAEA), yerel saatle 02.00’den kısa bir süre önce Çernobil’de görev yapan ekibinin "Reaktör 4’ün kalıntılarını koruyan Yeni Güvenli Barınak’tan gelen bir patlama sesi duyduğunu ve bir yangın çıktığını" bildirdi. Açıklamada, “Bir İHA’nın Yeni Güvenli Bariyer çatısına çarptığı bilgisi verildi” ifadesi kullanıldı.
1986 yılında meydana gelen patlamayla Çernobil’in 4 numaralı reaktör, tüm dünyayı tehdit edecek miktarda radyasyon yaymış, bölgedeki Sovyet toprakları ve Avrupa'nın bazı kısımlarında etkili olmuştu. Reaktör, daha sonra beton ve çelikten oluşan, 'Çernobil'in Tabutu' olarak adlandırılan bir yapı ile kapatılmıştı.
Ukrayna ordusu, Perşembe gecesi Rusya’nın ülkeye 133 insansız hava aracı fırlattığını, bunlardan 73’ünün düşürüldüğünü ve 58’inin hedeflerine ulaşamadığını duyurdu.
Pripyat şehri yakınlarındaki Çernobil Nükleer Santrali'nin dördüncü reaktöründe 26 Nisan 1986'da yaşanan patlama sonucu çevreye, 1945'te Hiroşima'ya atılan atom bombasının 50 katına eşit miktarda radyasyon yayıldı.
Patlamanın ardından radyoaktif madde yüklü bulutlar Türkiye dahil birçok ülkeyi etkiledi.
Çernobil nükleer faciası bazı bağımsız araştırmalara göre yaklaşık 200 bin kişinin doğrudan ya da dolaylı olarak ölümüne sebep oldu.
Radyoaktif kirliliğin bulunduğu bölgede uzun süre tarım yasak ve yeni yapılaşmaya izin verilmiyordu.
Ancak Haziran 2024'te Londra merkezli New Scientist bilim dergisinde yer alan bir habere göre, Çernobil nükleer reaktörü çevresindeki geniş tarım arazilerinde yapılan ölçümler, radyasyon seviyelerinin düştüğü ve yüzde 80'inin gıda yetiştirmek için güvenli olduğu sonucuna vardı.
Nükleer facianın yaşandığı reaktörün enkazı, radyoaktif sızıntıyı engellemek için 2016 yılında dev bir çelik kalkanla örtüldü.
Yüz yıl boyunca reaktördeki olası radyoaktif sızıntıları engellemek üzere tasarlanan dev çelik kalkan 275 metre genişliğinde ve 108 metre uzunluğunda. Yapımıysa 1,6 milyar dolara (yaklaşık 58 milyar lira) mal oldu.
Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı, Rusya'nın Ukrayna'ya yönelik topyekün işgalinin ardından Ocak 2023'te Çernobil'de güvenlik ve nükleer enerji uzmanlarından oluşan kalıcı bir misyon gönderdi.
Çernobil Nükleer Santrali'nin soğutma havuzunun dibinde halen çok sayıda radyoaktif madde bulunduğuna dikkat çeken uzmanlar, Çernobil faciasının izlerinin günümüzde yaratabileceği olası risklerle ilgili daha fazla bilimsel araştırmaya ihtiyaç duyulduğunun altını çiziyor.