İşgalci İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun açıkladığı "Gazze 2035" planı, bölgeyi kalkındırma sosuyla sunulsa da, Filistin’in yakın tarihine bakıldığında işgali genişletme hedefli Siyonist bir proje olduğu biliniyor.
Eklenme: 20.02.2025 13:26:15İşgalci İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, savaş sonrası Gazze için hazırlanan yeni bir sözde kalkınma planını duyurdu. "Gazze 2035" adı verilen bu Siyonist plan, bölgenin ekonomik ve altyapısal açıdan yeniden inşasını, yeni bir yönetim kurulmasını ve Gazze halkının "sözde radikallikten arındırılmasını" hedefliyor.
Ancak, İsrail zulmünün tarihini bilen uzmanlar ve uluslararası çevreler, bu planın İsrail’in bölgedeki işgalini pekiştirme hamlesi olduğunu ve pratikte uygulanmasının mümkün olmadığını savunuyor.
Netanyahu’nun ofisinden yapılan açıklamaya göre plan, üç aşamada uygulanacak:
İlk aşama (12 ay sürecek):
İkinci aşama:
Üçüncü aşama:
İşgalci İsrail hükümeti, bu sürecin tamamlanmasıyla Gazze'nin istikrarlı, refah içinde ve barışçıl bir bölgeye dönüşeceğini iddia ediyor.
ABD Başkanı Donald Trump, ikinci dönemine başlar başlamaz, Gazze Şeridi'ne yönelik tartışmalı bir plan açıklamıştı. Bu plana göre, Gazze'deki 2 milyondan fazla Filistinli'nin bölgeden tahliye edilerek, Gazze'nin ABD kontrolüne geçmesi ve "Ortadoğu'nun Rivierası" olarak yeniden inşa edilmesi öngörülüyor. Trump, bu önerisini ilk olarak 25 Ocak 2025'te dile getirdi ve Mısır ile Ürdün'ün Filistinli mültecileri kabul etmesini önerdi. Ancak her iki ülke de bu teklifi reddetti.
Trump yönetimi, İsrail-Filistin meselesine yönelik sunduğu Siyonist plan kapsamında Gazze’yi modern bir ticaret ve turizm merkezi haline getirme iddiasında bulunmuştu.
Trump’ın önerdiği plan, Gazze’yi “Ortadoğu’nun Rivierası” haline getirme hedefi taşıyor. Plan, Gazze’de lüks tatil köyleri, teknoloji merkezleri ve serbest ticaret bölgeleri kurulmasını öngörüyor. Ancak planın temelinde, Filistinlilerin bölgeden “yeniden yerleştirme” yöntemiyle tahliyesi fikri yatıyor.
Netanyahu’nun sunduğu “Gazze 2035” planında, Trump’ın Filistin’i “yönetilebilir” bir ekonomik yapıya dönüştürme stratejisinin izleri görülüyor. İki planda da Filistin halkının iradesi yerine, Siyonist güçlerin Gazze’yi nasıl şekillendirmesi gerektiği üzerine bir tasarım yapılmış durumda.
Uzmanlara göre, Filistin halkı kendi kaderini belirleyemediği sürece, Gazze için sunulan her plan bir çözümden çok yeni bir sömürge projesi olmaya devam edecek.
Trump'ın planı, uluslararası arenada geniş çaplı eleştirilere neden oldu. Eski Avrupa Birliği Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, bu öneriyi "savaş suçu" olarak nitelendirdi ve uluslararası hukuka aykırı olduğunu belirtti. Ayrıca, planın Filistinlilerin zorla yerinden edilmesini öngörmesi nedeniyle "etnik temizlik" olarak tanımlandı.
Almanya Başbakanı Olaf Scholz, Filistinlilerin başka ülkelere zorla yerleştirilmesi fikrinin kabul edilemez olduğunu ifade etti.
Fransa Dışişleri Bakanlığı, zorla yerinden etmenin uluslararası hukukun ciddi bir ihlali olduğunu ve Filistin halkının meşru isteklerine bir saldırı teşkil ettiğini vurguladı.
Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Devlet Başkanı Şeyh Muhammed bin Zayed Al Nahyan, ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio'ya, BAE'nin Filistinlilerin zorla yerinden edilmesine karşı olduğunu iletti.
Mısır ve Suudi Arabistan gibi 12 Arap ülkesinin dışişleri bakanları, Filistinlilerin topraklarından zorla çıkarılmasının uluslararası hukukun açık bir ihlali olduğunu ve bölgenin istikrarına tehdit oluşturduğunu belirterek planı reddetti.
Arap liderler, Trump'ın planına karşı ortak bir tutum sergilemek amacıyla Riyad'da acil bir zirve düzenlemeyi planlıyor.
Plan sadece uluslararası çevrelerde değil, İsrail'in kendi hükümeti içinde de tartışmalara yol açtı.
İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant ve savaş kabinesi üyesi Benny Gantz, Hamas’ın tamamen ortadan kaldırılmadan Gazze için herhangi bir planın tartışılamayacağını belirtti.
İsrail'de aşırı sağcılar ise Gazze’nin tamamen Yahudi yerleşimlerine açılması gerektiğini savunuyor. İsrail Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir, radikal Yahudi grupların katıldığı bir mitingde, Gazze’deki Filistinlilerin “gönüllü göç” ile bölgeyi terk etmeleri gerektiğini savundu.
Başbakanlık çevreleri, Netanyahu’nun koalisyon içindeki ayrılıkları gidermek için farklı kesimlere ayrı mesajlar verdiğini ancak planın İsrail hükümetinde bile net bir destek bulmadığını belirtiyor.
Planın detayları incelendiğinde, Netanyahu’nun asıl hedefinin Gazze’yi İsrail’in ekonomik çıkarlarına uygun hale getirmek ve Filistin direnişini tamamen etkisizleştirmek olduğu olduğu görülüyor.
Birleşmiş Milletler (BM), Gazze’nin mevcut haliyle dünyanın en büyük savaş sonrası yeniden inşa çabalarından birine ihtiyaç duyduğunu belirtti.
BM Kalkınma Programı’na göre, Gazze’deki tüm konutların yüzde 70’i yıkılmış durumda ve yeniden inşa süreci için en az 40-50 milyar dolarlık yatırım gerekiyor.
İşgalci İsrail hükümeti plan için herhangi bir maliyet tahmini açıklamadı.
Planın en büyük sorunlarından biri, İsrail'in bölgedeki askeri varlığını sürdüreceğini açıkça belirtmesi. İsrail yönetimi, "Gazze'den gelen herhangi bir güvenlik tehdidine karşılık verme hakkını saklı tuttuğunu" ifade ediyor.
Bu durum, Gazze’nin asla tam anlamıyla bağımsız olmayacağını ve bölgenin fiilen İsrail işgali altında kalmaya devam edeceğini gösteriyor.
Uzmanlara göre, Netanyahu’nun sunduğu plan Filistin halkı için bir çözüm sunmaktan çok, İsrail’in bölgedeki askeri ve siyasi hâkimiyetini artırmayı hedefliyor.
Arap ülkeleri, plana resmi destek vermekten kaçınıyor ve bölgeye barış gücü göndermek gibi alternatif çözümler değerlendiriliyor.
İşgalci İsrail içinde bile planın uygulanabilirliği konusunda büyük tartışmalar var.
Filistin halkı açısından, işgalin ve saldırıların sürdüğü bir ortamda “Gazze 2035” gibi projeler gerçek bir barış planı olarak görülmüyor.
Netanyahu’nun planı, kâğıt üzerinde Gazze’yi sözde modern bir ekonomik merkez haline getirme iddiasını taşısa da, mevcut şartlarda bunun bir işgal projesinden öteye geçmesi mümkün görünmüyor.
Gazze’de gerçekten bir çözüm olacak mı? İsrail işgal politikalarını sürdürdükçe, bu sorunun cevabı belirsizliğini koruyor…