21. yüzyılın gölgesinde, Doğu Türkistan'da yaşanan sistematik baskılar ve insan hakları ihlalleri, uluslararası kamuoyunun sessizliğiyle derinleşiyor. Bu dosyada, tanıklıklar ve belgeler ışığında bölgedeki gerçekleri gün yüzüne çıkarıyoruz. Zaman çizelgesi, tanıklıklar ve analizlerle Doğu Türkistan’daki sessiz soykırımı tüm yönleriyle inceliyoruz.
Eklenme: 11.04.2025 14:34:00 | Güncelleme: 17.04.2025 12:04:37Kadim bir şehrin ve halkın özgürlüğü için verilen yüzyıllık mücadele!
Doğu Türkistan, tarih boyunca Türk ırkının önemli medeniyet merkezlerinden biri olmuş, Çin ile olan ilişkileri de yüzyıllarca inişli çıkışlı olmuştur. 1949 yılında Komünist Çin'in bölgeyi fiilen ilhak etmesiyle birlikte, Uygur Türkleri başta olmak üzere Kazak, Kırgız ve diğer Türk topluluklar baskı altına alınmış, bölge resmi olarak "Sincan Uygur Özerk Bölgesi" adıyla Çinleştirilmiştir.
Çin yönetimi, Doğu Türkistanlıları zorla hapsettiği toplama kamplarını "mesleki eğitim merkezleri" olarak tanıtıyor. CCTV, Xinhua ve Global Times gibi medya organları, kampların rehabilitasyon amacı taşıdığını iddia etse de uluslararası sızıntılar bu iddiaları çürütmüş durumda. Devletin medya ve diplomasi aygıtı, gerçekleri gizlemek için yoğun biçimde kullanılıyor.
Doğu Türkistan, Çin’in doğal kaynak ve lojistik açısından en stratejik bölgelerinden biridir. Kuşak ve Yol Girişimi'nin geçiş hattı olan bölge, aynı zamanda Çin pamuk üretiminin yaklaşık %20’sini karşılamaktadır. Zorla çalıştırma sistemleri bu pamuk tedarik zincirinin merkezindedir.
Birleşmiş Milletler Soykırım Sözleşmesi’ne göre Çin'in uygulamaları; zorla doğum kontrolü, kültürel yok etme ve kitlesel hapislerle soykırım tanımına uymaktadır. Dünya Uygur Kongresi ve insan hakları kuruluşları, Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne başvurular yapmış olsa da Çin’in daimi BM üyeliği süreci zorluyor.
Türkiye, diplomatik anlamda zaman zaman açıklamalarda bulunsa da güçlü bir tutum sergilememiştir. Buna karşın, Türkiye’deki sivil toplum kuruluşları ve Uygur diasporası, Çin’in Doğu Türkistan’daki baskılarına karşı önemli protesto ve bilinçlendirme çalışmaları yürütmektedir.
Her yıl artan zorla çalıştırma vakaları, 2024 itibariyle 1 milyon 600 bini aşmış durumda. Bu rakamlar sadece raporlanabilen verilere dayanmaktadır.
Seyit Tümtürk:
“Erkeklerimiz kamplarda, kadınlarımızın yanına Çinli memurlar yerleştiriliyor. Bu açık bir kültürel ve ahlaki saldırıdır.” – Euronews
Dolkun İsa:
“Annemin ölüm haberini Çin medyasından öğrendim. O günden beri ne kardeşimden ne babamdan haber alabildim.” – Serbestiyet
Tursunay Ziyawudun:
“Geceleri sorguya alınıyordum. Çoğu zaman elektrik veriliyor, dövülüyorduk. Oradan canlı çıkmak mucizeydi.” – The Guardian
Zhengis Zarhan:
“Eşim zorla kısırlaştırıldı. Ailemi geri almak için dünyaya sesleniyorum.” – Eurasianet
Doğu Türkistan'da yaşananlar artık münferit olaylar değil, sistematik bir soykırım sürecinin parçalarıdır. Bu dosya; tanıklıklar, belgeler, veriler ve tarihsel gerçekliklerle Doğu Türkistan’daki insanlık suçlarını belgelemeyi hedefliyor.
Türkiye ve dünya, bu sessizliği daha ne kadar sürdürecek?