Yeni Zelanda'nın Christchurch kentinde 15 Mart 2019 Cuma günü meydana gelen terör saldırısının üzerinden dört yıl geçti. Mübarek cuma gününde namaza durmuş Müslümanlara yönelik yapılan saldırıda 51 kişi şehit olurken saldırının en genç kurbanı da 3 yaşındaki minik Mucad İbrahim olmuştu.
Eklenme: 15.03.2023 16:56:382022'de Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, Christchurch'teki iki camiye ateş açan ırkçı ve İslam düşmanı terörist Brenton Tarrant tarafından gerçekleştirilen korkunç terör eylemini anmak için 15 Mart'ı Uluslararası İslamofobi ile Mücadele Günü ilan etti. Fakat tüm bunlar İslamafobik terör eylemlerinin önlemeye yetmiyor. Yeni Zellanda'daki saldırının mağdurları bu menfur saldırıyı istisna görmek zorunda bırakılıyor. Dünyanın birçok noktasında ırkçı saldırılara maruz kalan Müslümanlara bu tip olayların istisna kabul edilmesi öğütlenerek, şiddeti önlemek yerine görmezden gelinmesi telkin ediliyor. Böylelikle Müslümanlara karşı her gün meydana gelen gerçek yapısal şiddet, önemsiz bir durummuş gibi kitlelere servis ediliyor.
Savaşlar, kıtlık, işsizlik ve daha bir çok sorun nedeniyle yerlerinden edilerek Avrupa, Amerika ve Avustralya gibi çeşitli ülkelere yerleşmek zorunda bırakılan Müslümanlar, gittikleri yerlerde de şiddetten ve ırkçı saldırılardan kaçamıyor. Nefret suçu kapsamına giren bu şiddet eylemleri zamanla terör eylemlerine dönüşmeye devam ediyor.
Sözde insancıl ve demokratik Avrupa ülkelerinde, yayınlanan bir rapora göre İslam düşmanlığı siyasi kampanya malzemesi haline getirilmiş durumda.
İsveç’te Danimarkalı ırkçı siyasetçi Rasmus Paludan’ın ülkenin çeşitli yerlerinde yaptığı Kur'an yakma eylemlerine karşı Müslümanların tepki göstermesinin ardından dönemin Hristiyan Demokrat Parti’nin başkanı, şimdi ise İsveç Başbakan yardımcısı Ebba Busch, polise "İslamcılara ateş etme" çağrısı yapmıştı. Bir çok Avrupa ülkesinde ise Müslümanların namaz kılmak, örtünmek ve protesto gibi temel insan haklarına ilişkin mağduriyetler yaşadığı biliniyor.