News-1

Gündem

3. Dünya Savaşı İhtimali: Hindistan ve Pakistan Arasındaki Gerilim Küresel Krize Dönüşüyor

Hindistan'ın "Sindoor Operasyonu" kapsamında Pakistan'ı hedef alan hava saldırıları, 26 sivilin şehit olmasına ve 46 kişinin yaralanmasına yol açtı. Karşılıklı askeri ve diplomatik adımlar, iki nükleer güç arasındaki gerilimi savaş eşiğine getirdi. BM'den çağrı: "Dünya, bu savaşı kaldıramaz."

Eklenme: 07.05.2025 11:09:50
Bu Haberi
Paylaş

Hindistan, Pahalgam'da 22 Nisan'da gerçekleşen ve 26 Hindu turistin öldüğü saldırıya misilleme olarak "Sindoor Operasyonu"nu başlattı. Pakistan'da ve Pakistan yönetimindeki Keşmir bölgelerinde toplam dokuz hedef bombalandı. Hedef alınan yerler arasında Muridke, Bahawalpur ve Muzaffarabad gibi şehirler yer aldı.

Pakistan Hükümeti, sivil altyapıların hedef alındığını, Subhan Camii'nin vurulduğunu ve 26 sivilin şehit olduğunu açıkladı. 46 kişi de yaralandı.

Pakistan buna yanıt olarak Hindistan kontrolü altındaki Keşmir'e füze ve topçu saldırıları düzenledi. Bazı bölgelerde Hindistan'a ait askerî noktalar hedef alındı. Karşılıklı söz savaşı ve sert diplomatik adımlar peşi sıra geldi.

Pakistan Başbakanı Şahbaz Şerif, "Pakistan, Hindistan tarafından dayatılan bu savaş eylemine uygun bir cevap verme hakkına sahiptir ve uygun bir cevap verilmektedir" dedi.

Pakistan Savunma Bakanı Muhammed Asıf, “Hindistan’ın hedef aldığı tüm bölgeler sivil yerleşim alanlarıydı, askeri tesisler değil,” ifadelerini kullandı.

Pakistan, saldırılara misliyle yanıt verdi. Hindistan işgali altındaki Keşmir’in Poonch kentinde şiddetli patlamalar yaşandığı, bir Hint tugayı karargâhının imha edildiği bildirildi.

Ayrıca Pakistan güçlerinin 5 Hindistan savaş uçağını düşürdüğü açıklandı: 3 Rafale, 1 Su-30 ve 1 MiG-29.

Hindistan ise üç savaş uçağının henüz “sebebi belirlenemeyen” şekilde düştüğünü kabul etti.

SAVAŞIN ÇIKMA İHTİMALİ VE NÜKLEER SİLAH RİSKİ

Hindistan ve Pakistan dünyanın en büyük nükleer silah stoklarına sahip ülkeleri arasında yer alıyor. Hindistan, resmi olarak "ilk kullanmama" (no first use) politikasını benimsediğini açıklasa da, son yıllarda bu doktrinde esneklik sinyalleri vermişti. Özellikle Modi hükümeti döneminde yapılan açıklamalarda, Hindistan’ın nükleer doktrinini “duruma göre yeniden değerlendirme” ihtimali tartışmalara yol açmıştı.

Pakistan tarafı ise daha net bir pozisyon alıyor: Hindistan kaynaklı bir tehdit durumunda önleyici nükleer saldırı seçeneğini masada tutuyor. Ülkede taktik nükleer silahların sınıra konuşlandırıldığı iddiaları uluslararası istihbarat raporlarına yansıdı.

Askeri uzmanlar, iki ülke arasında yaşanabilecek herhangi bir sınırlı çatışmanın, çok kısa sürede nükleer tırmanışa dönüşme potansiyeli taşıdığına dikkat çekiyor. “Nükleer domino” etkisi olarak adlandırılan bu senaryo, çatışmanın bölgesel sınırları aşarak küresel bir felakete dönüşmesi riskini taşıyor.

Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres, "Bu dünyada Hindistan ve Pakistan arasında çıkacak bir savaşı kaldıracak hiçbir sistem yoktur. Topyekün çöküşe neden olur," diyerek taraflara itidal çağrısında bulundu. BM, tarafların nükleer silahlarını derhal denetim altına alacak çok taraflı bir gözlem mekanizması kurulmasını gündeme getirdi.

BÜYÜK GÜÇLERİN ROLÜ: ABD, ÇİN VE RUSYA NE DİYOR?

Amerika Birleşik Devletleri, Hindistan’ın terörle mücadelesini desteklediğini açıkça ifade etti. Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, “Hindistan’ın topraklarına yönelik terör saldırılarına karşı kendini savunma hakkı vardır. Ancak gerginliğin tırmanmasından endişe duyuyoruz ve itidal çağrısı yapıyoruz” denildi. Pentagon kaynakları, bölgedeki askeri hareketliliği yakından izlediklerini belirtti.

Çin, Pakistan’a geleneksel yakınlığı çerçevesinde, Hindistan’ın hava saldırılarını “uluslararası hukukun ihlali” olarak niteledi. Çin Dışişleri Bakanlığı, tarafların diyalog zeminine dönmesi gerektiğini vurgularken, “Askeri yöntemlerle çözüm arayışı felakete yol açar” açıklamasını yaptı. Çin’in ayrıca Pakistan’a savunma amaçlı uydu istihbarat desteği sağladığı iddiaları basına yansıdı.

Rusya, Hindistan ile savunma sanayii ortaklığı bulunmasına rağmen, gerilimin büyümesinden kaygılı. Kremlin, taraflara “nükleer silah kullanımı eşiğine gelinmemesi” uyarısında bulundu. Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, “İki dost ülke arasında savaş istemiyoruz, Moskova gerekirse arabuluculuk yapmaya hazırdır” dedi.

Avrupa Birliği, tarafları derhal ateşkese çağırarak BM Güvenlik Konseyi’nin acil toplanmasını önerdi. Brüksel’den yapılan açıklamada, “Diplomatik çözüm için tüm taraflar masaya dönmelidir. Aksi takdirde bu kriz tüm bölgeyi ve Avrupa’yı da etkiler” denildi. Avrupa Parlamentosu üyeleri arasında Hindistan’a yaptırım uygulanması gerektiğini savunan sesler de yükselmeye başladı.

İNDUS SULARI ANLAŞMASI: SU ŞAVAŞININ EŞİĞİNDE

Hindistan, 1960 tarihli İndus Suları Anlaşması'nı askıya aldığını duyurarak, Pakistan'ın tarım için hayati önem taşıyan Beas, Ravi ve Sutlej gibi nehirlerden gelen su akışını durdurduğunu bildirdi. Bu adım, yalnızca Pakistan'ın tarım altyapısını değil, aynı zamanda içme suyu temini ve enerji üretimini de tehlikeye attı.

Pakistan Başbakanı Şahbaz Şerif, "Suya müdahale, savaş ilanıdır" diyerek bu kararı uluslararası hukukun ihlali olarak tanımladı. Lahor, Pencap ve Sindh bölgelerinde yüz binlerce çiftçi protesto gösterileri düzenledi; bölgedeki hidrolojik verilerde ani düşüşler yaşandığı bildirildi.

İndus Nehri havzası, Asya’nın en yoğun nüfuslu ve en hassas tarım alanlarından biri olarak görülüyor. Uzmanlara göre, su akışındaki bu tür tek taraflı kesintiler, 21. yüzyılın en büyük çatışma kaynaklarından biri olmaya aday.

Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP), söz konusu nehir havzalarının çatışmalara neden olmaması için bölgesel su diplomasisinin geliştirilmesi çağrısında bulundu. Dünya Bankası da taraflara arabuluculuk teklif etti ve İndus Suları Komisyonu’nun yeniden aktif hale getirilmesini önerdi.

Uzmanlar, günümüzde çıkabilecek ilk "su savaşının" Hindistan ve Pakistan arasında yaşanabileceği uyarısında bulunuyor. Bu kriz, yalnızca bir çevre veya kalkınma sorunu değil; doğrudan ulusal güvenlik ve jeopolitik istikrar meselesi olarak ele alınıyor.

PİYASALAR VE KÜRESEL EKONOMİK ETKİLER

Gerginliğin artmasının hemen ardından Hint Rupisi değer kaybetti, Pakistan Rupisi tarihin en düşük seviyesine geriledi. Mumbai ve Karaçi borsalarında işler durma noktasına geldi.

Brent petrolü varil başına 93 dolara kadar çıktı. Özellikle Hint Okyanusu limanlarından Asya'ya giden tedarik hatlarında gecikmeler ve artan sigorta primleri, tüm dünyada tedarik zinciri krizi riskini tetikledi.

Bu gerginlik, sadece güvenlik değil; enerji, gıda ve lojistik sektörleri üzerinde de uzun vadeli tahribat riski taşıyor.

KÜRESEL ÇAĞRILAR VE BEKLENEN SENARYOLAR

BM, taraflara çağrıda bulunarak derhal ateşkes ilan edilmesini istedi. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nde Hindistan ve Pakistan konulu kapalı oturum başlatıldı. Açıklamada, "Taraflar derhal gerginliği düşürmeli ve diplomatik çözüm yollarına dönmelidir" denildi.

Aynı çağrılar, Avrupa Birliği, İslam İşbirliği Teşkilatı, ASEAN ve Afrika Birliği gibi bölgesel örgütlerden de geldi. Türkiye, Katar, İran ve Suudi Arabistan gibi bölgesel aktörler de arabuluculuk tekliflerinde bulundu.

Uzmanlara göre, mevcut kriz kontrol altına alınmazsa; siber saldırılardan ekonomik ambargolara, vekâlet savaşlarından su kaynakları üzerinden yürütülecek örtülü operasyonlara kadar birçok yeni cephe açılabilir.

En kötümser senaryo ise taraflardan birinin taktiksel nükleer silaha başvurması durumunda sadece Güney Asya’nın değil, tüm dünyanın geri dönülemez bir felakete sürükleneceği yönünde.

Tüm gözler şimdi, diplomasi masasına dönülüp dönülmeyeceğinde ve uluslararası toplumun ortak bir barış çabasında birleşip birleşemeyeceğinde.