News-1

Afrika

Nijerya’da Sessiz Felaket: Açlık

Birleşmiş Milletler'e göre Nijerya'da 600 binden fazla çocuk akut yetersiz beslenme riski altında. Ülkede 26 milyon kişi gıda güvencesinden yoksun yaşarken, yardım çağrıları yetersiz fon ve küresel ilgisizlik nedeniyle karşılıksız kalıyor.

Eklenme: 12.05.2025 17:02:13 | Güncelleme: 12.05.2025 17:26:12
Bu Haberi
Paylaş

Nijerya’da bir çocuğun açlıktan ölmesi, artık istisna değil, alışılmış bir sessizlik. Birleşmiş Milletler ve UNICEF verilerine göre ülkede 600 binden fazla çocuk akut yetersiz beslenme riskiyle karşı karşıya. Toplamda 26 milyonu aşkın insan gıda güvencesinden yoksun yaşıyor. Ancak bu krizi sadece rakamlarla anlatmak mümkün değil.

Sahada görev yapan doktorlar, yetersiz mama yüzünden ölüme terk edilen bebekleri anlatıyor. Yardım konvoyları ulaşmadan ölen çocuklar, fon eksikliği yüzünden kapanan klinikler ve dünyanın sırtını döndüğü bir kriz büyüyor. Açlık, burada yokluk değil; tercih edilen suskunluğun sonucu.

Dünya, yıkım için milyarlar harcarken, bir kaşık gıdayla kurtarılabilecek hayatlar göz göre göre kararıyor.

BİR ÇOCUK GÜNDE KAÇ KEZ AĞLAMADAN UYUYABİLİR?

Nijerya’da her sabah, yüz binlerce çocuk açlıkla uyanıyor — eğer hayatta kaldılarsa.

İnsanlık, savaşların, doğal afetlerin ve siyasi krizlerin yol açtığı insani felaketlere çoğu zaman gözünü çevirir. Ancak bazı krizler vardır ki ne kameralar oradadır, ne başkentlerin gündemi. Nijerya’daki çocuk açlığı krizi, işte bu sessiz felaketlerden biridir. Ölüm, artık orada bir istatistik değil; okul çantalarının, su kaplarının, kurumuş tarlaların arasında dolaşan soğuk bir gerçekliktir.

Birleşmiş Milletler ve UNICEF, defalarca uyarı yaptı: Nijerya’da 600 binden fazla çocuk akut yetersiz beslenmeyle yaşam mücadelesi veriyor. Bu çocukların büyük bölümü, tıbbi destekten yoksun, güvenli gıdaya ulaşamıyor ve yeterli bakımı alamıyor. Her 10 çocuktan sadece 2’si hayatta kalma şansı veren tedavilere erişebiliyor. Şiddetli yetersiz beslenme, bir çocuğun ölüm riskini 9 ila 11 kat artırıyor.

Bu, sadece bir ülkenin kalkınma problemi ya da kısa vadeli insani kriz değil; bu bir kuşak yıkımı. Açlıktan zihinsel ve fiziksel gelişimini tamamlayamayan milyonlarca çocuk, yalnızca bugünün değil, Nijerya’nın yarınının da karardığını gösteriyor.

Üstelik bu kriz, çatışmalarla, iklim felaketleriyle ve ekonomik yoksullukla birleştiğinde daha da görünmez hale geliyor. Nijerya’nın kuzeydoğusunda her gün, anneler çocuklarının açlıktan titreyen bedenlerini uyutmaya çalışıyor. “Bu gece ağlamasın” diye dua ediyorlar. Ama ertesi sabah, o sessizlik çoğu zaman bir ölüm sessizliği oluyor.

Dünya susuyor. Kameralar uzak. Yardımlar yetersiz. Ama açlık, tüm çıplaklığıyla orada.

KRİZİN BOYUTU: RAKAMLARLA FELAKET

Açlık soyut bir kavram değildir; sayıların soğuk diliyle anlatıldığında bile yıkıcılığı keskindir. Nijerya’da yaşanan çocuk açlığı krizi, istatistiklerin ötesine geçen bir felaketin gerçek yüzüdür. Her rakamın ardında bir hayat, bir umut, bir gelecek yatıyor. Ancak bu gelecek, giderek kararıyor.

Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) ve Dünya Gıda Programı (WFP) verilerine göre, Nijerya’da yaklaşık 600.000 çocuk akut yetersiz beslenme tehlikesiyle karşı karşıya. Bu çocukların önemli bir kısmı, tıbbi müdahale görmezse kalıcı bedensel ve zihinsel hasarlarla yaşamaya mahkûm olacak. Üstelik bu, yalnızca görünür kısım. Toplamda 2 milyonu aşkın çocuk, şiddetli akut yetersiz beslenme (SAM) belirtileri gösteriyor.

Bu çocuklardan sadece %20’si tedavi merkezlerine ulaşabiliyor. Kalanlar, ya yolda ölüyor, ya da hastaneye vardıklarında artık çok geç oluyor.

Krizin kapsamı yalnızca çocuklarla da sınırlı değil. 2024 yılı itibariyle, BM İnsani İşler Koordinasyon Ofisi’nin (OCHA) açıklamasına göre Nijerya’da 26,5 milyon kişi akut gıda güvensizliğiyle mücadele ediyor. Bu sayı, ülke nüfusunun yaklaşık %12’sine denk geliyor.

Kuzeydoğu’daki Borno, Adamawa ve Yobe gibi eyaletlerde durum daha da vahim. Yalnızca bu bölgelerde 595.000 çocuk 2024 yılı içinde tedaviye alındı. Ancak bu, ihtiyaç duyulan sayının altında. Zira gıda fiyatları artıyor, sağlık altyapısı çökmüş durumda ve lojistik hatlar silahlı çatışmalar nedeniyle sık sık kesintiye uğruyor.

Nijerya’da her geçen gün daha fazla çocuk, yalnızca yetersiz beslenme nedeniyle değil, aynı zamanda yetersiz siyasi irade, yetersiz uluslararası destek ve yetersiz dikkat nedeniyle hayatını kaybediyor.

NEDENLER: AÇLIĞIN KAYNAKLARI

Nijerya’daki çocuk açlığı krizi, sadece gıda eksikliğiyle açıklanamaz. Bu bir doğal afet değil; insan eliyle büyütülmüş, politikalarla kalıcı hâle getirilmiş bir felakettir. Krizin kökeninde iç içe geçmiş üç ana unsur yer alıyor: silahlı çatışmalar, iklim krizi ve ekonomik çöküş.

  1. Silahlı Çatışmalar ve Terör

Nijerya’nın kuzeydoğusu, yıllardır Boko Haram ve ISWAP (Batı Afrika Eyaleti İslam Devleti) gibi silahlı örgütlerin saldırılarına maruz kalıyor. Bu saldırılar sadece can kayıplarına neden olmuyor; aynı zamanda kırsal bölgelerdeki tarım faaliyetlerini durma noktasına getiriyor.

Köyler boşaltılıyor, çiftçiler tarlalarını terk ediyor, hayvancılık yapılamıyor. Tarım sezonları bölünüyor, üretim zinciri kesiliyor. Gıda depoları, yardım konvoyları ve pazar yerleri defalarca hedef alındı. Bu nedenle, en temel gıda maddelerine ulaşmak bile lüks hâline gelmiş durumda.

  1. İklim Krizi ve Doğal Afetler

2024 yılı, Nijerya için kuraklıkla başlayan ama ardından yıkıcı sellerle devam eden bir felaket yılı oldu. BM verilerine göre, sadece bu yıl içinde 29 eyalette 1,5 milyon hektardan fazla tarım arazisi yok oldu, milyonlarca insan yerinden edildi.

İklim değişikliği, hasat sürelerini kısaltıyor, toprağın verimini azaltıyor, hayvancılığı imkânsız hâle getiriyor. Bu da, fiyatların patlamasına, stokların tükenmesine ve kırsaldan kentlere kitlesel göçe yol açıyor. Gıda üretiminin en çok ihtiyaç duyulduğu yerlerde artık üretim yapılamıyor.

  1. Ekonomik Kriz ve Gıda Fiyatlarındaki Artış

Nijerya’da ekonomik istikrarsızlık, açlık krizini körükleyen bir diğer temel unsur. Enflasyon oranları son yıllarda çift hanelerde seyrederken, gıda ürünlerinin fiyatları neredeyse her ay artıyor. 2024’te temel gıda maddeleri olan mısır, pirinç, fasulye gibi ürünlerin fiyatları %45 ila %70 oranında arttı.

Aileler sadece açlıkla değil, gıdaya erişim hakkının ekonomik engellerle sınırlandırılmasıyla da mücadele ediyor. Üstelik kamuya ait yardım ve sübvansiyon sistemleri, yolsuzluk ve bütçe kesintileri nedeniyle artık neredeyse işlemez durumda.

KÜRESEL SUSKUNLUK, YEREL ÖLÜM

“Açlıktan ölmek, sessiz bir infaz gibidir. Gözümüzün önünde eriyen çocuklar var... Nefesleri zayıf, ama ağlayacak güçleri bile kalmamış.”
Dr. Amina Yusuf, Maiduguri Çocuk Beslenme Merkezi Sorumlusu

Nijerya’nın kuzeydoğusundaki Maiduguri kentinde bir devlet hastanesinde görev yapan Dr. Amina Yusuf, her sabah işe korkarak gidiyor. Korkusu bulaşıcı bir hastalık değil, savaş değil. Onunkisi “bir çocuğun daha bu sabaha çıkamamış olma” korkusu.

Dr. Yusuf’un kliniği her gün onlarca bebek ve çocuğu kabul ediyor. Büyük kısmı, şiddetli akut yetersiz beslenme (SAM) tanısıyla getiriliyor. Vücutları şişmiş, gözleri çökük, kas yapıları neredeyse tamamen erimiş bu çocukların çoğu, birkaç gün içinde hayatlarını kaybediyor.
Hayatlarının en savunmasız anında, sadece susuz ve aç değil, aynı zamanda unutulmuşlar.

“Bazı çocuklar geldiğinde artık konuşamıyor. 2 yaşındaki çocukları emzirecek sütü olmayan anneler görüyoruz. 7 yaşındaki bir kız çocuğu, 10 aylık kardeşine avucuyla çamurdan mama yapıp yediriyordu. Çünkü başka hiçbir şey yoktu.”

Doktor Yusuf’un tanıklığı tekil değil. Nijerya’da görev yapan birçok saha çalışanı ve yardım gönüllüsü, benzer tabloları aktarıyor. Sıcak, susuzluk, salgın hastalıklar ve yetersiz beslenme iç içe geçmiş durumda.
En acısıysa şu: Birçoğu “zamanında gelseydi kurtulurdu” denilen çocuklar.

UNICEF ve Dünya Gıda Programı (WFP) gibi kuruluşların kurduğu beslenme merkezleri, kapasitesinin çok üstünde çalışıyor. Ancak fon eksikliği, güvenlik tehditleri ve lojistik sınırlamalar nedeniyle çoğu bölgeye düzenli yardım ulaşamıyor.

“Tıbbi olarak yapılacak çok şey yok. En çok ihtiyaç duyduğumuz şey; güvenli gıda, temiz su ve biraz dikkat. Eğer dünya bakmazsa, biz sadece kayıpları saymaya devam ederiz.”

YOKLUĞUN DEĞİL, TERCİHİN KRİZİ

Nijerya’da çocuklar açlıktan ölüyor çünkü yiyecek yok değil; çünkü dünya kaynaklarını neye harcayacağına farklı karar veriyor.

Gazze'de bir halkı yok etmek için seferber edilen askeri ve finansal destek, aynı kararlılıkla Nijerya'daki açlık krizine yönlendirilseydi, milyonlarca çocuğun hayatı kurtarılabilirdi. Ancak tercih başka yönde kullanılıyor.

Siyonist işgal rejiminin Gazze’de yürüttüğü soykırım operasyonları için 2023-2024 döneminde yalnızca ABD’nin doğrudan sağladığı askeri yardım 26 milyar doları aştı. Buna Avrupa devletlerinin diplomatik ve ekonomik desteği, özel şirketlerin sağladığı teknoloji, altyapı ve mühimmat katkıları da eklendiğinde toplam destek çok daha büyük bir meblağa ulaşıyor.

Bu devasa bütçe, yıkım için harcanırken; Nijerya’daki çocukların beslenmesi, tedavisi ve barınması için Birleşmiş Milletler’in talep ettiği yalnızca 910 milyon doların bile tamamı toplanamıyor.

“Bir çocuğu yaşatmak, bir şehri yok etmekten daha ucuz. Ama dünya, hangi çocukların yaşamaya değer olduğuna karar verirken vicdanını değil, çıkarlarını dinliyor.”

Dünya, kaynak sıkıntısı içinde değil. Ama adil ve vicdanlı bir dağıtım içinde de değil. İşte bu yüzden Nijerya’daki açlık krizine “doğal afet” denemez. Bu, doğrudan sistemsel bir adaletsizliktir.

KAYNAKLAR TÜKENMEDİ, VİCDAN TUKENDİ

Nijerya’da milyonlarca çocuk açlıkla boğuşurken, dünya kamuoyunun dikkatini başka savaşlar, başka hesaplar meşgul ediyor. Ancak asıl sorun, dikkat eksikliğinden çok, kaynakların nasıl ve kime harcandığında gizli.

Birleşmiş Milletler, 2024 yılı için Nijerya’daki insani yardım ihtiyacını karşılamak üzere yalnızca 910 milyon dolarlık fon çağrısı yaptı. Bugün itibariyle bu miktarın %40’ı bile toplanmış değil. Oysa aynı dönemde işgalci İsrail’e yalnızca ABD tarafından aktarılan doğrudan savunma bütçesi 26 milyar doları geçti.

Bu rakamlar, küresel kaynak sıkıntısını değil; küresel değer önceliklerini ortaya koyuyor. Savunma adı altında yok edici sistemlere milyarlar aktarılırken, bir çocuğun hayatta kalması için gereken birkaç yüz dolarlık mama kiti dahi temin edilemiyor.

“Bir çocuğun hayatı, bir füzenin maliyetinden daha mı ucuz?”
– UNICEF saha koordinatörü, Maiduguri

Bu çarpıklık sadece Nijerya’yla sınırlı değil. Ama Nijerya örneği, küresel adaletsizliğin en çıplak hâli. Açlık burada yoksulluğun değil, siyasi tercihin sonucu. Harcansa kurtarılacak hayatlar, görmezden geliniyor. Çünkü o hayatlar, çıkar hesaplarında yer etmiyor.

Bu nedenle Nijerya’daki açlık, sadece bir insani kriz değil; aynı zamanda ahlaki bir iflasın belgesi.

BİR KAŞIK UMUT, BİR KUŞAK GELECEK

Nijerya’daki çocuk açlığı krizi, yalnızca bu kuşağın değil, ülkenin geleceğinin de önünü kesiyor. Bir insanın gelişimi için hayati olan ilk yıllar, milyonlarca çocuk için açlıkla, susuzlukla, ihmalle geçiyor. Bu kriz sürdükçe sadece bedenler değil, zihinler, topluluklar, gelecekler çöküyor.

Burada mesele sadece kalori eksikliği değil; dünya sisteminin önceliklerinde insanın yerinin kaybolması. Nijerya’daki kriz, bir yandan hükümetlerin zayıflığını, diğer yandan uluslararası toplumun isteksizliğini ve çifte standartlarını açığa çıkarıyor.

Ancak hâlâ umut var.

  • Bir çocuğun yetersiz beslenmesini önlemek, savaşları durdurmaktan daha kolay.
  • Bir kaşık mama, bir kalem, bir yatak, bazen bir neslin kaderini değiştirebilir.
  • Ve bir dünya vicdanı, bunu gerçekleştirebilir.

Uluslararası kamuoyuna, yardım kuruluşlarına ve bireylere düşen görev; bu krizi yalnızca istatistiklerle değil, sorumluluk duygusuyla görmek. Nijerya’da açlık, uzak bir felaket değil; global sistemin bir sınavı.
Ve bu sınavda herkesin rolü var.

Çünkü her kurtarılan çocuk, yalnızca bir hayat değil; bir ülkenin, bir toplumun, bir geleceğin umudu olabilir.