News-1

Gündem

İbrani Akademisyenlerden Vicdan Çığlığı: "Artık Bilmiyorduk Diyemeyiz"

İşgal rejimi İsrail’de 1200’den fazla akademisyen, Gazze’ye yönelik soykırımın derhal durdurulması çağrısıyla açık mektup yayımladı. Mektup, Filistin halkının maruz kaldığı acıyı ve soykırımı merkeze alan ender seslerden biri olarak öne çıktı.

Eklenme: 29.05.2025 12:26:58 | Güncelleme: 29.05.2025 17:37:30
Bu Haberi
Paylaş

İşgalci İsrail'in Gazze'ye yönelik yürüttüğü soykırıma karşı ülke içinden yükselen tepkilere bir yenisi daha eklendi. Aralarında üniversite profesörlerinin de bulunduğu 1200’den fazla akademisyen, "Black Flag Action Group" (Siyah Bayrak Eylem Grubu) adına yayımladıkları açık mektupta, akademik kurumlara sessiz kalmamaları ve soykırımı durdurmak için harekete geçmeleri çağrısında bulundu.

GAZZE’DEKİ SAVAŞA KARŞI EŞİ GÖRÜLMEMİŞ TEPKİ

Mektupta, Mart ayında ilan edilen ateşkesin işgal rejimi İsrail tarafından ihlal edilmesinin ardından Gazze'de yaklaşık 3 bin kişinin katledildiği belirtildi. Akademisyenler, hayatını kaybedenlerin büyük çoğunluğunun sivil olduğuna dikkati çekti. Ayrıca, Gazze’de yaşanan kıtlık tehlikesi de işgal rejimi hükümetinin "açıkça ilan edilmiş kasıtlı politikalarının" bir sonucu olarak tanımlandı.

“SUSKUNLUĞUMUZ SUÇA ORTAKLIK”

Diğer iç itiraz mektuplarının çoğu, soykırıma yönelik politik eleştirilerle sınırlı kalırken, bu mektup Filistinlilerin yaşadığı acıyı ve soykırımı doğrudan merkeze almasıyla dikkati çekti. Mektupta şu ifadelere yer verildi:

“Akademisyenler olarak bu suçlardaki kendi rolümüzün farkındayız. İnsanlığa karşı suçları sadece hükümetler değil, toplumlar işler. Kimisi doğrudan şiddetle, kimisi ise bu suçları meşrulaştırarak, onaylayarak ve sessiz kalarak… Özellikle üniversite koridorlarında seslerin susturulması, bu suistimallerin sorgulanmadan devam etmesine zemin hazırlıyor.

Bu, bizim elimizle işlenen bir savaş suçları dizisidir. Artık bilmiyorduk diyemeyiz. Çok uzun süre sessiz kaldık. Masumların hayatı ve bu topraklardaki herkesin selameti için savaşı derhal durdurmazsak, tarih bizi affetmeyecek.”

AKADEMİYE HAREKETE GEÇİN ÇAĞRISI

Açık mektupta, işgal rejimi 'İsrail Üniversiteler Birliği', işgal rejimi 'Akademik Kolejler Kurulu' ve işgal rejimi 'İsrail Demokrasisi İçin Akademisyenler' grubu gibi akademik yapılara, savaşı durdurmak için işgalci İsrail akademisinin tüm gücünü seferber etmeleri çağrısı yapıldı.

Bu çağrı, üniversitelerde grev kararı da dahil olmak üzere daha önce gündeme gelen protesto eylemlerinin yeniden gündeme taşınması anlamına gelebilir. Hatırlanacağı üzere, 2023’ün başlarında soykırımcı Başbakan Netanyahu’nun yargı denetimini kaldırmaya yönelik hamlelerine karşı benzer tepkiler gelmişti.

Tel Aviv Üniversitesi’nden mektubu imzalayan Profesör Raphael Greenberg, Aralık ayından bu yana her gün savaş karşıtı protestolara katıldığını belirterek, “Bu savaş, yargı reformları kadar önemsiz mi ki ses çıkarmayalım?” ifadelerini kullandı.

GAZZE’DE YIKIM VE AÇLIK DERİNLEŞİYOR

Soykırımcı İsrail’in 19 aydır sürdürdüğü savaş sonucunda Gazze’de 54 binden fazla Filistinli şehit oldu, 123 binden fazlası ise yaralandı. Birleşmiş Milletler (BM) verilerine göre, konutların yüzde 92’si ya tamamen yıkıldı ya da ağır hasar gördü. Yüz binlerce insan defalarca yerinden edildi.

Üniversite Profesörü Ayelet Ben-Yishai, mektubu imzalayan akademisyenlerden biri olarak yaptığı açıklamada, “Bazılarımız için bu süreç 7 Ekim’den bu yana birikerek geldi. Ama Mart’taki ateşkesin bozulması, pek çok kişi için kırılma noktası oldu. Ardından Gazze’ye dayatılan açlığı izlemek, artık suskun kalmamızı imkânsız hale getirdi” dedi.

ASKERİYEDEN DE TEPKİ GELİYOR AMA SEBEPLER FARKLI

Nisan ayında yaklaşık 1000 eski ve aktif işgalci hava kuvvetleri pilotu da bir açık mektup yayımlamış, savaşın yalnızca siyasi çıkarlara hizmet ettiğini ifade etmişti. Ancak bu ve benzeri mektupların çoğunda itiraz gerekçesi, siyasi kararlar ya da Gazze’de esir tutulan Siyonist esirlerin tehlikeye atılması olmuştu.

Akademisyenlerin mektubu ise doğrudan Filistinlilerin çektiği acıyı ve soykırımı merkeze alması açısından farklılaşıyor. Bu tutumun işgal rejimi İsrail kamuoyunun büyük kesimi tarafından kabul görmediği, hatta dışlandığı belirtiliyor.

“FİLİSTİNLİLERE DESTEK GÖSTERMEK HÂLÂ TABU”

İbrani siyasal analist Nimrod Flaschenberg’e göre, ülkede hâlâ Filistinlilere yönelik en ufak bir sempati göstermek büyük bir tabu olarak görülüyor. Bu nedenle barış yanlısı kesimler içinde bile Filistinlilerin yaşam hakkını savunmak çoğu zaman öncelikli bir gündem olmuyor.

Öte yandan sözde 'Ulusal Güvenlik Bakanı' terörist Itamar Ben-Gvir’in önderliğinde Kudüs’ün eski şehir bölgesinde düzenlenen bir yürüyüşte, bazı gençler Gazze’de şehit düşen çocuklarla alay etmiş ve Filistinli oldukları düşünülen kişilere fiziksel saldırılarda bulunmuştu.

Daha da çarpıcı olan ise, Pennsylvania Üniversitesi tarafından yayımlanan son bir anket. Buna göre işgalcilerin yüzde 82’si Gazze’den ve İsrail işgal topraklarından Filistinlilerin zorla sınır dışı edilmesini istiyor. Katılımcıların neredeyse yarısı ise 'düşman gördükleri' şehirlerdeki sivillerin toplu olarak katledilmesini savunuyor.