1992–1995 Bosna Savaşı'nda 7. Müslüman Tugayı'nın kurucularından ve uzun süre komutanlığını yapan Nakşibendi Şeyhi Halil Brzina, Saraybosna Üniversitesi Klinik Merkezi'nde yaşadığı sağlık sorunları sonucu 72 yaşında hayatını kaybetti.
Eklenme: 17.07.2025 13:40:51Bosna'nın kahraman komutanlarından ve Nakşibendi şeyhlerinden biri olan Halil Brzina, bir süredir tedavi gördüğü Saraybosna Üniversitesi Klinik Merkezi'nde 72 yaşında vefat etti. 1992–1995 yılları arasında Bosna Savaşı sırasında 7. Müslüman Tugayı'nı kurarak ülkesinin savunmasında öne çıkan Brzina, savaş sonrası dönemde de Saraybosna’daki Nakşibendi tekkesine şeyhlik yaptı. Siyasi ve askeri bir lider olarak öne çıkan Brzina, aynı zamanda dini rehber kimliğiyle Bosna toplumunda saygıyla anılan bir figürdü.
Halil Brzina, Bosna Savaşı sırasında 7. Müslüman Tugayı'nı kurarak, ülkesinin savunmasında önemli cephelerde görev aldı. Tugayla birlikte Saraybosna ve çevre bölgelerde stratejik başarılar elde etti; savaş boyunca gösterdiği liderlik, Brzina'yı tartışmasız bir kahraman statüsüne yerleştirdi.
Savaştan sonra Saraybosna'nın Meytaş Mahallesi'nde yer alan Saraç İsmailova Camii’ne bağlı Nakşibendi tekkesinde uzun yıllar şeyhlik yaptı. Dini önderliği süresince hem manevî rehberlik hem toplumsal dayanışmada aktif rol aldı.
Bir süredir kronik sağlık sorunları nedeniyle emekliye ayrılan Brzina, Saraybosna Üniversitesi Klinik Merkezi'nde gözetim altındaydı. Cumhuriyet döneminin değerli şahsiyetlerinden biri olarak hafızalara kazınan Nakşibendi şeyhinin vefâtı, Bosna toplumunda derin bir üzüntüye neden oldu.
Brzina'nın vefâtı, Bosna’da hem askerî dünyanın hem de Nakşibendi cemaatinin büyük kaybı olarak değerlendiriliyor. Bosna medyasında, siyasi ve dinî çevrelerde saygı ifadeleri yağarken, halk törenlerle anmaya hazırlanıyor.
Askerî cesareti, dini liderliği ve toplumsal vicdanı temsil eden Nakşibendi Şeyhi Halil Brzina, hem savaş zamanında hem de barış döneminde Bosna halkı için rehber isimlerden biriydi. O, Bosna'nın en zor zamanlarında halkının yanında duran sembolik bir figürü temsil ediyordu. Ardında bıraktığı miras, hem manevî zeminde hem de ulusal hafızada kalıcı bir etkiye sahip olacak.