News-1

Dosya

Gazze’de Ateşkes Çatışmayı Sona Erdirdi, Krizi Değil

Gazze’de iki yılı aşkın süren yıkıcı savaşın ardından ilan edilen ateşkes, bölge halkına sessiz bir nefes aldırdı. Ancak ateşkes, yıkımın, açlığın ve umutsuzluğun üzerine ince bir sessizlik örttü. Gazze hâlâ elektriksiz, susuz, hastanesiz ve evsiz milyonların direniş alanı olarak ayakta duruyor.

Eklenme: 15.10.2025 16:33:54 | Güncelleme: 16.10.2025 10:49:51
Bu Haberi
Paylaş

Gazze’de 7 Ekim 2023’te başlayan savaşın ardından tam iki yıl geçti. Bu sürede binlerce insan hayatını kaybetti, şehrin neredeyse tamamı harabeye döndü. Ekim 2025’te sağlanan ateşkes, çatışmaların sesini susturdu ama krizi bitirmedi. Çünkü Gazze’de kriz artık yalnızca bombalarla değil, açlıkla, hastalıkla ve çaresizlikle ölçülüyor.

Bugün Gazze’de ne tam anlamıyla bir barış var ne de savaşın bitişi. Enkaz altından çıkarılan hayatlar, yıkıntılar arasında kurulan çadırlar ve kesintili yardımlarla ayakta kalmaya çalışan bir halk var. Ateşkes, işgalin yarattığı felaketin sonu değil, sadece yeni bir evresi oldu.

Ateşkesin ardından Gazze’de ağır iş makineleri yeniden sahaya indi, gönüllüler enkazları temizlemeye başladı. Ancak bu, bir yeniden inşa süreci değil; hayatta kalma mücadelesinin yeni evresi.

İki yıl süren saldırılar boyunca on binlerce bina yıkıldı, altyapı neredeyse tamamen çöktü. Gazze’nin enerji hatları çalışmaz hâlde kaldı; suyun, elektriğin ve kanalizasyon sisteminin yeniden işler hâle gelmesi ise çok güç. Evlerinden geriye sadece yığınlar kalan binlerce aile, geçici barınaklarda veya çadır alanlarında yaşamını sürdürüyor. Bu alanlar, kalabalık ve sağlıksız koşullarıyla yeni bir felaketi beraberinde getiriyor.

İnşaat malzemeleri, yakıt ve temel gıda maddelerinin girişine yönelik kısıtlamalar sürerken, birçok bölgeye ulaşmak hâlâ güvenlik gerekçesiyle yasak. Bu durum, halkın günlük yaşamını sadece “idame ettirme” noktasına hapsetti. Gazze halkı için “yeniden inşa” kavramı, şu an sadece çatı, su deposu ve bir sıcak yemek anlamına geliyor. Şehirler planlanmadan, bütçesiz, malzemesiz bir yeniden ayağa kalkma sürecinin içinde. Ateşkes, enkazın altında kalan bir halkın nefes almasını sağladı; ancak barınma, sağlık ve altyapı sorunları Gazze’de yaşamı hâlâ olağanüstü şartlarda tutuyor.

SAĞLIK SİSTEMİ: ÇÖKÜŞTEN KISMİ İŞLEVSELLİĞE

Gazze’de ateşkesin ardından sessizlik geri döndü ama hastanelerdeki acı tablo değişmedi. Sağlık sistemi, iki yıl süren savaşın ardından neredeyse tamamen çöktü. On binlerce yaralı, yetersiz imkânlarla ayakta kalmaya çalışan birkaç hastanede tedavi edilmeye çalışılıyor.

Savaş sürecinde hastanelerin büyük bölümü vuruldu veya hizmet dışı kaldı. Ayakta kalan az sayıdaki hastane ise ilaç, ekipman ve yakıt eksikliği nedeniyle sınırlı kapasiteyle çalışabiliyor. Yoğun bakım üniteleri tam kapasite dolu, cerrahi müdahaleler için gerekli malzemeler çoğu zaman bulunamıyor. Elektrik kesintileri, jeneratör yakıtının tükenmesiyle hayati cihazların durmasına yol açıyor.

Ambulans sayısı azaldı, sağlık personelinin önemli bir kısmı savaşta yaşamını yitirdi ya da bölgeyi terk etmek zorunda kaldı. Bugün Gazze’de her sağlık çalışanı, kendi görevini sürdürmenin ötesinde, insanüstü bir yük taşıyor. Sahra klinikleri ve geçici sağlık noktaları, binlerce yaralı ve hastaya hizmet vermeye çalışıyor.

Salgın hastalık riski her geçen gün artıyor. Özellikle içme suyuna erişimin sınırlı olması, çocuklar arasında ishal ve enfeksiyon vakalarının hızla yayılmasına neden oluyor. İlaç girişlerindeki kısıtlamalar ve laboratuvar imkânlarının yetersizliği, sağlık krizini daha da derinleştiriyor.

Gazze’de bugün sağlık sistemi teknik olarak var ama fiilen ayakta kalma çabasında. Ateşkesin sağladığı sessizlik, hastanelerde ne rahatlama ne de toparlanma getirdi. Tersine, sağlık çalışanlarının ifadesiyle, “savaşın sesi kesildi ama acı durmadı.”

AÇLIK EŞİĞİNİN ÖTESİNDE: KITLIK VE BESLENME KRİZİ

Gazze’de savaşın sona ermesiyle birlikte silah sesleri sustu, ancak açlık daha da derinleşti. Ateşkesin ardından gıda yardımlarının girişinde kısmi bir artış yaşansa da bu, mevcut ihtiyacın çok küçük bir kısmını karşılayabildi. Halkın büyük bölümü hâlâ temel gıdaya ulaşamıyor.

İki yıl süren abluka ve bombardıman, tarım alanlarını, un depolarını ve gıda zincirini tamamen çökertti. Ekmek üretimi un ve yakıt yetersizliği nedeniyle sınırlı sayıda fırında sürdürülebiliyor. Birçok aile günlerini sadece bir öğünle geçirebiliyor; bazı bölgelerde insanlar hayatta kalmak için hayvan yemi ya da ot toplayarak besleniyor.

Beslenme yetersizliği özellikle çocuklar ve bebekler arasında ciddi bir krize dönüştü. Sağlık kuruluşlarının verilerine göre binlerce çocuk akut yetersiz beslenme belirtileri gösteriyor. Temiz suya erişimin kısıtlı olması, sindirim ve bağışıklık sistemi hastalıklarını hızla yaygınlaştırdı.

Yardım konvoylarının geçişi, sınır kapılarındaki kısıtlamalar ve güvenlik engelleri nedeniyle düzensiz şekilde gerçekleşiyor. Geciken yardımlar, birçok bölgede dağıtım krizine yol açıyor. Halk arasında gıda için uzun kuyruklar oluşuyor; kimi zaman tek bir yardım kamyonu binlerce kişiye bölüştürülmek zorunda kalıyor.

Gazze’de açlık artık istatistik değil, günlük yaşamın parçası. İnsanlar gıdaya ulaşmak için değil, yaşamlarını sürdürebilmek için mücadele ediyor. Ateşkes, bombaları susturdu ama sofraları dolduramadı.

EĞİTİM VE ÇOCUK HAKLARI: KAYIP NESİL TEHLİKESİ

Gazze’de savaşın ardından en ağır bedellerden birini çocuklar ödedi. İki yıl süren bombardımanlarda binlerce çocuk hayatını kaybetti, on binlercesi yaralandı ya da ailesini kaybetti. Hayatta kalanlar ise şimdi eğitim, barınma ve psikolojik destekten yoksun bir gelecekle karşı karşıya.

Ateşkes sonrası yapılan tespitlere göre Gazze’deki okulların büyük bölümü tamamen yıkıldı veya ciddi hasar gördü. Eğitim kurumlarının çoğu geçici barınma alanına dönüştürüldü. Dersliklerin yerini çadırlar, tahtaların yerini duvar yazıları aldı. Öğrenciler ders değil, hayatta kalmayı öğreniyor.

Eğitim faaliyetleri, güvenlik riski ve altyapı eksikliği nedeniyle hâlâ düzenli biçimde sürdürülemiyor. Öğretmenlerin bir kısmı savaşta yaşamını yitirdi, bir kısmıysa görev yapacak bina bulamadı. Kitap, kırtasiye ve temel malzeme eksikliği, eğitimi neredeyse imkânsız hâle getirdi.

Psikolojik yıkım da en az fiziksel tahribat kadar derin. Savaş travması yaşayan çocuklarda korku, uyku bozukluğu ve kaygı bozukluğu yaygın hâle geldi. Rehberlik ve psikososyal destek programları yetersiz; ailelerin çoğu, çocuklarının yaşadığı travmayla tek başına mücadele ediyor. Gazze’de bugün bir “kayıp nesil” tehlikesi açıkça hissediliyor. Ateşkes, çocuklara güvenli bir oyun alanı sunmadı; aksine, onların geleceğini de belirsizlik içinde bıraktı.

SİYASİ ÇIKMAZ VE KIRILGAN ATEŞKES

Gazze’de sağlanan ateşkes, iki yıl süren savaşın ardından silahları susturdu ancak kalıcı bir çözümün kapısını aralayamadı. Anlaşma, çatışmaları durdurdu fakat işgal rejiminin bölgedeki askeri varlığı ve abluka politikası devam ediyor. Bu nedenle ateşkes, barışın başlangıcından çok, geçici bir sessizlik dönemine dönüştü.

Taraflar arasında imzalanan mutabakatın kapsamı dar, uygulama alanı sınırlı. Yardım geçişleri, denetim noktalarındaki kısıtlamalar nedeniyle hâlâ düzenli şekilde sağlanamıyor. İşgal güçleri bazı bölgelerde çekilmiş görünse de fiilî kontrolünü sürdürüyor. Gazze’nin kuzeyinde askerî devriyelerin varlığı, ateşkesin kırılgan doğasını açık biçimde gösteriyor.

Siyasi düzlemde de tablo farklı değil. Uluslararası toplum ateşkesi memnuniyetle karşıladı ancak bölgenin yeniden inşası, ablukanın kaldırılması ve kalıcı bir çözüm için somut adımlar atılmadı. Diplomatik temaslar, çoğu zaman siyasi hesapların gölgesinde kaldı. Bu durum, Gazze’deki belirsizliği derinleştirdi.

Ateşkes, kâğıt üzerinde bir “sessizlik anlaşması” olarak yürürlükte. Ancak sahada süren belirsizlik, yeni bir çatışma ihtimalini tamamen ortadan kaldırmış değil. Gazze’de barışın tesisi için siyasi iradenin, insani sorumlulukların önüne geçmesi gerektiği her geçen gün daha net görülüyor.

GAZZE’NİN GELECEĞİ: KRİZDEN KURTULUŞUN ŞARTLARI

Gazze bugün, savaşın yıkımının ardından yalnızca bir ateşkes bölgesi değil; geleceği belirsiz, kırılgan bir insani alan olarak varlığını sürdürüyor. Enkazın arasında hayatta kalmaya çalışan halk, yeniden inşa, eğitim ve sağlık gibi temel haklarını geri kazanmak için umudunu korumaya çalışıyor. Ancak bu umudun kalıcı bir çözüme dönüşmesi, yalnızca insani yardımlarla değil, siyasi irade ve uluslararası sorumlulukla mümkün olacak.

Kalıcı barışın ilk şartı, Gazze üzerindeki ablukanın tamamen kaldırılması. Serbest ticaret, insani yardım ve sivil hareketlilik sağlanmadığı sürece bölgedeki kriz, yalnızca biçim değiştirerek varlığını sürdürecek. Gazze’nin yeniden inşası, geçici projelerle değil, uzun vadeli kalkınma planlarıyla yürütülmek zorunda.

Uluslararası toplumun yaklaşımı da bu noktada belirleyici olacak. Gazze’ye yönelik yardımlar, yalnızca insani değil, aynı zamanda politik bir sorumluluk olarak ele alınmalı. Her ülke ve kurum, işgalin devam ettiği koşullarda gerçek bir iyileşme sağlanamayacağını açıkça kabul etmeli.

Filistin halkı için güvenlik, yalnızca bombaların susması anlamına gelmiyor. Gerçek güvenlik, yaşanabilir bir gelecek, adalet ve özgürlükle sağlanabilir. Gazze’de savaş bitti ama kriz bitmedi; çünkü yeniden inşa için gereken şey sadece malzeme değil, irade.