Avustralyalı Weeks’ten, Müslüman Ömer’e 6 yıllık sıradışı hayat serüveni. Serbest kaldıktan sonra ülkesine giden ve 3 ay önce yeniden Afganistan’a dönen Ömer, Afganistan’ın kalkınmasında ön saflarda yer almak istiyor.
Eklenme: 08.12.2022 11:29:20 | Güncelleme: 13.12.2022 14:19:47Afganistan'daki Kabil Üniversitesi’nde İngilizce öğretmeni olarak görev yaptığı 2016 yılında Taliban tarafından rehin alınan ve 2019 yılının ortalarında takas sonucu serbest bırakılan Avustralya vatandaşı Timothy Weeks, tutsak kaldığı 3,5 yıl içinde Müslümanlığı seçti. Weeks, Cebrail Ömer olarak döndüğü ülkesinden Afganistan’da sona eren işgalle beraber tekrar Kabil’e geldi. Taliban’ın başında olduğu Afganistan geçici hükümetine destek olmak, işgal ve iç savaşın yaralarını sarmak, çocuklara çeşitli alanlarda eğitim vermek ve kız okulu açmak isteyen Cebrail Ömer, Afganistan’daki eğitim ve insani yardım çalışmalarına devam eden İnsana Değer Veren Dernekler Federasyonu (İDDEF) ile bir araya geldi. İDDEF TV’ye konuşan “Tüm dünyadan Afgan halkı için kalplerini açmasını istiyorum” diyen eğitimci Cebrail Ömer, yaşadıklarını ve hedeflediklerini anlattı.
“AFGANİSTAN’A GELMEK BENİM HEP HAYALİMDİ”
Yaklaşık 3 aydır Afganistan’da olan Cebrail Ömer, “Şu an itibariyle Afganistan’da yaşıyorum. Afganistan’da yaşamaya yeni başlamadım. Aslında buradaki hikayem 2016 yılına dayanıyor. Yaklaşık yirmi senedir üniversitelerde İngilizce öğretmeni olarak çalışıyorum. Dünyada 12 ülkede görev yaptıktan sonra yolum Afganistan’a düştü. Afganistan’a gelmek benim hep hayalimdi. Çünkü küçükken benim büyükannem hep bana Bin bir gece masallarını anlatırdı. Buraya gelmek konusunda asıl motivasyonum buydu” dedi.
Dünya yıllarca onu konuştu,
— iddef tv (@iddeftv) November 18, 2022
3,5 yıllık esaretten İslam’ı seçerek döndü: Avustralyalı Timothy Weeks artık Cebrail Ömer.
Afganistan yolcuğundan Müslüman oluşuna uzanan hikayesini ve daha fazlasını İDDEF TV’ye anlattı.
📅 22 Kasım 2022 Salı
🕘 15.00
📺 https://t.co/5dQYeNFIuz pic.twitter.com/IegRinhcXq
“EPEY BİR ZAMAN SİVİLLERİN ÖLDÜRÜLDÜĞÜNÜ DUYDUK”
Tutukluyken yaşadıklarını anlatan Ömer, “Özellikle Afganistan’ın işgal sürecinde hapishane şartları zordu ve burası çok tehlikeli bir yerdi. Ben Peştunluların yaşadığı bir kasabada tutukluydum. Sürekli ağır bombalamalar yaşanan ülkenin güneyinde bir kasabada. Sürecin tamamında tutukluydum, sürekli tünellere götürülüyorduk. Sürekli baskınlar, gece operasyonları oluyordu. Epey bir zaman sivillerin öldürüldüğünü duyduk. Çok hassas ve her an patlayabilecek bir durumdu. Sadece işgalciler tarafından değil DAEŞ yüzünden de. DAEŞ sürekli sıkıntı çıkartıyordu ve bu rehin tutulduğum zamanlarda beni zora sokan başka bir meseleydi.
“NE KURBANIM NE DE STOCKHOLM SENDROMU YAŞAYAN BİRİ”
İslam’a yönlendiren tek şeyin Allah olduğunu ve İslam’ı birkaç sebepten dolayı kabul ettiğini belirten Ömer, “İlki tutuklanmam olmam ve Taliban ile uzun bir zaman geçirmem. Kesin konuşmam gerekirse 1192 gün geçirdim onlarla. Her toplulukta olduğu gibi Taliban’ın da iyisi ve kötüsü var ama bu insanlarla geçirdiğim zamanın yüzde 90’ı benim için bir keşifti. Eski hayatıma göre bu kez bambaşka bir dünya ile karşılaştım. Gerçekten iman ile yaşayan insanları da gördüm. Bu iman İslam’dı. İkinci senemde artık araştırmak için birkaç kitap verdiler bana. Sorular sormaya başladım; dini araştırmaya, tefekkür etmeye başladım ve sonunda çevremdeki insanların örnekliğiyle, aynı zamanda kalbimden gelen bu doğrudur duygusuyla İslam’ı kabul etmeye karar verdim. Bazı insanların dediği gibi zorlama ile olmadı. Ben burada ne kurbanım ne de Stockholm sendromu yaşayan birisiyim. Sadece etrafımdaki insanları görerek vermiş olduğum ve içimden gelen bir karardı. Böylece İslam’ı kabul ettim ve hayatımı tamamen değiştirdi. Tutuklanmış olmama rağmen bu bana huzur getirdi. Özgür bırakıldıktan sonra bana kanser teşhisi kondu. On bir ameliyat ve aylarca ışın tedavisi oldum. Her şey tekrar beni bu ülkeye ve beni üç buçuk sene tutuklayan kişilere yönlendirdi. Şimdi, sen bana ‘Seni İslam’a yönlendiren neydi?’ diye sorduğunda bir tek cevap geliyor aklıma o da Allah’tır” diye konuştu.
“BURADAKİ ÇOCUKLARA YARDIM EDECEĞİM DİYE ALLAH’A SÖZ VERDİM”
Afganistan’a eğitim çalışmaları yapmak ve kız çocuklarına okul açmak için döndüğünü söyleyen Ömer, “Ben buradaki çocuklara yardım edeceğime dair Allah’a söz verdiğim için Afganistan’a döndüm. Ben bir öğretmenim ve tutuklu olduğum zamanlarda bölgedeki çocukların birçoğu ya hiç eğitim görmüyordu ya da imkânsızlıktan dolayı yeterli seviyede eğitim alamıyorlardı ben de eğer hayatta kalırsam o zaman Afganistan’a dönmeye ve çocuklara yardımcı olmaya çalışacağım diyerek Allah’a söz verdim. Serbest bırakıldığımdan bu yana beni tutuklayan Taliban’a verdiğim ve tutmaya gayret ettiğim bir sözdür. İnsani faaliyetleri yürütmek ve kızlara okul inşa etmek için buraya döndüm. Bu ülkeye karşı umut duyduğumdan dolayı döndüm. Bu umut Afgan halkından da kaynaklanıyor” dedi.
“UMUTTAN VE İMANDAN BAŞKA BİRŞEY OLAMAZ”
Afgan halkı için herkesin kalbini açmasını isteyen Ömer, sözlerini şu şekilde tamamladı:
“Bu ülkedeki insanların 53 yıl savaş, hüzün, yalnızlık ve kayıp yaşadığı halde hala böyle güçlü bir iman sahibi olmaları umuttan ve imandan başka bir şey olamaz. Ben de bu ülkenin insanlara yardım ettiğine inanıyorum. Tabii ki her şeyi kabul ettiğimi söyleyemiyorum geliştirilmesi gereken daha çok şey var. Ben buradayım, sahadayım ve sahada görebildiğim şey bu ülkenin, mücahitlerin, savunma birliklerinin ve Afgan halkının hep birlikte, kendilerine daha iyi bir geleceği inşa etmek için çalıştıklarını söyleyebilirim. Uluslararası örgütlere ve Afganistan’ı desteklemeye başlayan Türkiye, Çin, Katar’a ve hatta ABD ve Birleşik Krallığa benim ülkem Avustralya ve Afganistan’ı desteklemeyen başka ülkelere Afgan halkına uygulanan kara propaganda ve yalan haberlerle ülkeyi yargılamamalarını, tarafsız bakmalarını ve insan muamelesini hak eden dünyanın borçlu olduğu bu insanları gözlemlemelerini isterim. Sizden Afgan halkı için kalplerinizi açmanızı onların bunca sıkıntı çekmelerine rağmen hala kuvvetli bir imana sahip olup bu insanların onları birleştirdikleri fikrine tefekkür etmenizi talep ediyorum. Allah, Afgan halkını muhafaza edip, bereket versin. Yönetimi refah ve güvenlik üzerinde kalkındırsın. Onun gelişmesini engelleyen bütün tehditleri ortadan kaldırsın.”