Trump’ın Nijerya’ya yönelik sert açıklamaları, Afrika’da yeni bir askerî gerilimin habercisi mi? Gerçekler, ABD’nin iddia ettiği gibi yalnızca “Hristiyanlara yönelik katliamları” mı gösteriyor?
Eklenme: 04.11.2025 12:54:02 | Güncelleme: 04.11.2025 14:13:42ABD Başkanı Donald Trump, Nijerya’yı “Hristiyanlara karşı soykırım yapmakla” suçlayarak, ülkeye karşı askerî müdahale tehdidinde bulundu.
Ancak Nijerya’daki veriler, terör saldırılarının yalnızca Hristiyanları değil, Müslüman toplulukları da aynı şekilde hedef aldığını ortaya koyuyor. Trump’ın söylemleri, dinî bir mesele olarak sunulan bu krizin arkasında daha derin jeopolitik hesapların bulunduğu yorumlarını güçlendirdi.
Trump, Truth Social hesabından yaptığı paylaşımda, Nijerya hükümetinin Hristiyanlara yönelik saldırılara göz yumduğunu öne sürerek şu ifadeleri kullandı:
“Eğer Nijerya hükümeti Hristiyanların öldürülmesine izin vermeye devam ederse, ABD bu ülkeye yaptığı tüm yardımları durduracak. Gerekirse bu vahşeti sona erdirmek için doğrudan askerî harekâta girişeceğiz.”
Trump’ın bu açıklamaları üzerine ABD Savaş Bakanlığı’nın (Pentagon) “olası eylemlere hazırlık emri” aldığı bildirildi.
Savunma Bakanı Pete Hegseth ise Trump'a şu şekilde yanıt verdi:
“Evet efendim. Ya Nijerya Hükümeti Hristiyanları korur ya da biz bu korkunç vahşeti gerçekleştiren İslamcı teröristleri yok ederiz”

🗣️ Devrik Sudan Başkanı Ömer el-Beşir, 2015’te Euronews’e verdiği röportajda Afrika’daki silahlı örgütler hakkında şu açıklamayı yapmıştı:
— Afroasya Today (@afroasyatoday) November 2, 2025
⚫️ CIA ve Mossad’ın bu örgütlerin -DAEŞ, Boko Haram- arkasında olduğunu söyledim. Böyle eylemleri gerçekleştirecek bir Müslüman yoktur. https://t.co/lDpK1q3nfs pic.twitter.com/tdIpMnUAfb
Nijerya Devlet Başkanı Bola Ahmed Tinubu, Trump’ın iddialarını reddederek, ülkesinin din özgürlüğüne olan bağlılığını vurguladı.

Tinubu, sosyal medya hesabından Trump’ın iddialarına cevap verdi:
“Nijerya anayasal olarak dinî özgürlük güvenceleriyle yönetilen bir demokrasidir. 2023’ten bu yana hükümetimiz, Hristiyan ve Müslüman liderlerle açık diyalog sürdürmektedir. Ülkemiz hiçbir şekilde dinî baskıyı teşvik etmez.”
Tinubu ayrıca, Trump ile “Hristiyanlara yönelik saldırı iddialarını” görüşmek üzere yakında bir zirve gerçekleştireceklerini duyurdu.
Nijerya medya ve güvenlik ağı Zagazola, ABD Başkanı Trump'ın savaş tehdidine karşı Mogadişu Savaşı'na atıf yaparak bir yazı yayımladı:
— Afroasya Today (@afroasyatoday) November 3, 2025
⚫ 1993 yılında Başkan Bill Clinton, Somalili savaş ağası Muhammed Farah Aidid'i yakalamak için "Gotik Yılan Operasyonu"nu başlattı.
⚫ O… https://t.co/lDpK1q3nfs pic.twitter.com/GEPC61hjBa
Trump’ın “Hristiyanlara soykırım yapılıyor” iddialarına karşın, uluslararası insan hakları örgütleri ve yerel gözlemciler, şiddetin yalnızca tek bir dine yönelik olmadığını belirtiyor.
ABD merkezli ACLED (Silahlı Çatışma Yeri ve Olay Veri Projesi) verilerine göre:
2025 yılı içinde Nijerya’da sivil hedeflere yönelik 1.923 saldırı gerçekleşti.
Bu saldırıların sadece 50’si doğrudan Hristiyan kimliği nedeniyle yapıldı.
Boko Haram ve DEAŞ’ın Batı Afrika kolu ISWAP tarafından düzenlenen saldırıların büyük çoğunluğu Müslüman toplulukları da hedef aldı.
Kaduna kentinde yaşayan Rahip Yohana Buru bu tabloyu şöyle özetliyor:
“Hem camiler hem de kiliseler saldırıya uğruyor. Sadece Hristiyanların hedef alındığını söylemek dürüstlük olmaz.”
Nijerya Hristiyanlar Birliği (CAN) Başkanı Daniel Okoh, ülkedeki şiddetin “tek yönlü bir din savaşı” olarak tanımlanamayacağını belirtti.

Sokoto Katolik Piskoposu Matthew Kukah ise şu ifadeleri kullandı:
“Ben İslam’ın kalbi sayılan Sokoto’da yaşıyorum. Eğer gerçekten bir Hristiyan kıyımı olsaydı, ben ve cemaatim burada olmazdık.”
Bu açıklamalar, Trump’ın söylemlerinin sahadaki gerçeklerle uyuşmadığını ve Nijerya’daki karmaşık güvenlik sorunlarının ekonomik, etnik ve yönetişim temelli olduğunu gösteriyor.
Trump’ın açıklamaları, “din özgürlüğü” söyleminin ardında jeopolitik ve ekonomik çıkarların yattığı iddialarını gündeme getirdi.
Analistlere göre:
Nijerya, Afrika’nın en büyük ekonomisi ve zengin petrol rezervlerine sahip olması nedeniyle Washington’un ilgisini çekiyor.
ABD, Çin ve Rusya’nın artan Afrika nüfuzuna karşı kıtadaki konumunu güçlendirmek istiyor.
“Hristiyanlara yönelik katliam” söylemi, askerî nüfuz ve ekonomik çıkarların meşrulaştırılması için bir gerekçe olarak kullanılıyor.
Bölgesel uzmanlar, Trump’ın “din kartını” yeni bir sömürgeci baskı aracına dönüştürdüğünü belirterek, “Bu strateji, Afrika’da istikrarsızlık yaratıp kaynaklara erişimi kolaylaştırmayı amaçlıyor” yorumunda bulundu.
Trump’ın Nijerya’ya yönelik tehditleri, ABD’nin uzun yıllardır Afrika’da uyguladığı “gizli müdahale” politikasının devamı olarak değerlendiriliyor.
Uzmanlara göre Washington, insan hakları, din özgürlüğü ve terörle mücadele gibi kavramları, Afrika’daki askerî ve ekonomik varlığını güçlendirmek için kullanıyor.

Son dönemde Sahel bölgesinde yaşanan askerî darbeler, ABD’nin kıta üzerindeki nüfuzunun zayıfladığını gösterirken, Trump’ın Nijerya çıkışı bu boşluğu doldurma girişimi olarak yorumlanıyor.
Trump’ın Nijerya’yı hedef alan açıklamaları, Afrika’da din temelli kutuplaşmaları derinleştirme riski taşıyor. Ancak veriler, şiddetin yalnızca Hristiyanlara değil, Müslümanlara da aynı oranda yöneldiğini açıkça ortaya koyuyor.
Bu nedenle uzmanlar, “Nijerya’da yaşanan kriz bir din savaşı değil, güç, kaynak ve etki alanı mücadelesidir” değerlendirmesinde birleşiyor.
ABD’nin “dini özgürlük” gerekçesiyle başlattığı bu yeni diplomatik hamle, aslında Afrika’daki yeni hegemonik düzenin ilk adımlarından biri olabilir.