Yunanistan Savunma Bakanı Nikos Dendias’ın Türkiye-Libya anlaşmasını hedef alan çıkışları ile Ege’yi karadan füze hatlarıyla “kilitleme” planı, Atina’nın bölgedeki dengeleri zorlayan yeni bir stratejiye yöneldiğini gösteriyor.
Eklenme: 02.12.2025 10:20:58 | Güncelleme: 02.12.2025 15:48:49Yunanistan Savunma Bakanı Nikos Dendias, son günlerde yaptığı açıklamalarla hem Doğu Akdeniz hem de Ege Denizi’ne yönelik tartışmaları yeniden ısıttı. Dendias, Türkiye-Libya mutabakatını “hukuken geçersiz” ilan ederken, Yunanistan-Mısır anlaşmasını “uluslararası hukuka örnek teşkil eden” bir model olarak tanımladı.
Türkiye-Libya Deniz Yetki Alanları Mutabakatı’nın “Hellenizm’e empoze edilmeye çalışıldığı” yönündeki sözleri ise Atina’nın Türkiye’ye karşı sertleşen siyasi hattını bir kez daha ortaya koydu. Yunan Bakan, Yunan halkının bu anlaşmanın fiilen uygulanmasını “asla kabul etmeyeceğini” söyledi.

Dendias’ın açıklamalarındaki bir diğer dikkat çekici nokta, On İki Ada’nın Türk ya da Asya kıta sahanlığında bulunduğu yönündeki değerlendirmeleri “akıl almaz” olarak nitelemesi oldu.
Bakan, UNCLOS’un 121. maddesine atıf yaparak adaların — büyüklüğüne bakılmaksızın — karasuyu, kıta sahanlığı ve Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) hakkına sahip olduğunu iddia etti.
Türkiye ise uzun yıllardır, Lozan ve Paris antlaşmaları kapsamındaki adaların statüsü, coğrafi koşullar ve hakkaniyet ilkesi nedeniyle Ege’de ilgili maddelerin Yunanistan tarafından tek taraflı yorumlandığı görüşünde.
Dendias’ın Ege’ye yönelik en dikkat çekici açıklamalarından biri, donanmanın savunma rolünün füze birliklerine devredileceği yönündeki plan oldu.
Buna göre Yunanistan:
• Ege’de adalara seyyar füze bataryaları yerleştirecek,
• Denizi karadan “alan kapatma” doktrini ile koruyacak,
• Donanmayı Doğu Akdeniz’de daha serbest hareket edecek şekilde yeniden konumlandıracak.
Yunan Bakan, birkaç gün içinde Fransa’dan ilk Belharra fırkateyninin teslim alınacağını hatırlatarak yeni gemilerin Ege’deki savunma yükünden kurtularak Doğu Akdeniz’de “caydırıcı güç” olacağını söyledi.
Ankara ise uzun yıllardır, adaların silahsız statüsünün uluslararası anlaşmalarla belirlenmiş olduğunu ve ağır silah, füze bataryası gibi unsurların yerleştirilmesinin hukuken sorunlu olduğunu vurguluyor.

Dendias, “Hellenizm’in yeni savunma unsurları” olarak nitelediği Aşil’in Kalkanı programının detaylarını da açıkladı. Program beş katmandan oluşuyor:
• Füze savunma kalkanı
• Hava savunma kalkanı
• Anti-drone kalkanı
• Füze birlikleriyle sağlanacak deniz alanı koruması
• 2030’a kadar güçlendirilecek deniz altı savunma hattı
Bu askeri yapılanmanın, Yunanistan’ın Ege ve Doğu Akdeniz’de kapsamlı bir güç projeksiyonu hedeflediğinin göstergesi olduğu ifade ediliyor.

Dendias’ın söylemleri, yalnızca teknik bir savunma planı olarak değil, Türkiye’yi doğrudan hedef alan siyasi bir çerçeve olarak da öne çıkıyor.
• Türkiye-Libya mutabakatının “dayatma” olarak tanımlanması,
• Türk kıta sahanlığına yönelik iddialar,
• Ege’de karadan füze konuşlandırma planı,
• Doğu Akdeniz’de serbest operasyon hedefi,
Atina’nın bölgede daha agresif bir pozisyon aldığını gösteriyor.
Dendias’ın açıklamaları, Yunanistan’ın Ege ve Doğu Akdeniz’de gerginliği tırmandıran yeni bir stratejiye yöneldiğini açıkça ortaya koyuyor.
Türkiye açısından bu açıklamalar:
• Ege’de fiili statüye yönelik tartışmaları,
• Lozan ve Paris antlaşmalarındaki yükümlülükleri,
• Doğu Akdeniz’deki deniz yetki alanı dengesini
yeniden gündeme taşıyor.
