8 Aralık 2024’te Baas rejiminin çöküşüyle yeni bir döneme giren Suriye, bir yılın ardından hem içeride hem dışarıda kırılgan ama umut veren bir dönüşüm süreci yaşıyor. İsrail ve SDG/PKK engelleri devam ederken, uluslararası normalleşme ve mülteci dönüşleri hız kazandı.
Eklenme: 08.12.2025 10:15:12Suriye’de 15 Mart 2011’de Dera’da öğrencilerin “Ey Doktor, sıra sende” yazısıyla başlayan isyan, rejimin kanlı saldırılarıyla büyüyen bir halk hareketine dönüştü. 600 binden fazla kişi hayatını kaybetti, 13 milyondan fazla insan yerinden edildi. Rusya, İran ve rejim güçlerinin saldırıları ülkeyi enkaza çevirdi.
Türkiye’nin kararlı politikası muhaliflerin ayakta kalmasını sağlarken, 27 Kasım 2024’te İdlib’de başlayan ilerleme birkaç hafta içinde Halep, Hama ve Humus’un düşmesini sağladı. 8 Aralık 2024 sabahı muhalif güçler Şam’a girerek Baas rejimine 61 yıl sonra son noktayı koydu.

2024 yılı, rejim açısından çöküşün hızlandığı bir dönem oldu. Ekonomide büyük kriz yaşanırken ordu çözülmeye başladı. Kasım ve Aralık aylarında art arda gelen şehir kayıpları Şam’ın savunmasını çökerterek rejimin sona ermesine yol açtı. Beşşar Esed, yanındakilerle birlikte gizlice ülkeyi terk ederek Rusya’ya kaçtı.
13 yılı aşan iç savaş boyunca 656 binden fazla Suriyeli yaşamını yitirdi. 6,7 milyon kişi ülke içinde yer değiştirdi, 6,6 milyon kişi ise Türkiye, Ürdün, Lübnan ve Avrupa’ya sığındı. Ülke genelinin büyük bölümü ağır yıkıma uğradı.

HTŞ’nin lideri Ahmed Şara’nın Cumhurbaşkanı olması uluslararası alanda tartışma yaratsa da yeni yönetimin diplomatik adımları ülkedeki gidişatı değiştirdi. Türkiye, Katar ve Suudi Arabistan ile kurulan yakın işbirliği, Suriye’yi yeniden uluslararası meşruiyet zeminine taşıdı.
Şara, ABD Başkanı Trump ile üç kez bir araya geldi; bu görüşmeler sonrası yaptırımların askıya alınması için süreç başlatıldı. Suriye, tekrar Arap Birliği, İİT ve BM zirvelerine katılmaya başladı.

Bir yıl içinde Suriye, hem bölge ülkeleri hem de küresel güçlerle temasa geçerek uzun yıllardır askıya alınmış diplomasi kanallarını açtı. Rusya ve Çin’le yapılan görüşmeler, savaş sonrası dönemde siyasi denge arayışının bir parçası oldu.
Savaşın açtığı yaraların kapatılması için en az 600 milyar dolara ihtiyaç duyuluyor. Bir yıl içinde bazı bölgeler kısmen toparlanmaya başlasa da uluslararası yaptırımlar nedeniyle büyük yatırımlar gecikiyor. Ülkedeki Suriyelilerin geri dönüşü ise hız kazandı; özellikle Türkiye’den 450 binden fazla kişi gönüllü olarak ülkesine döndü.

Bab, İdlib ve Halep kırsalına geri dönen on binlerce Suriyeli, Türkiye’de öğrendikleri meslekleri ve birikimleri ülkeye taşımaya başladı.
Halepli esnaf Abdullah Dibo, “Türkiye’de çok iyi davrandılar. Öğrendiğimiz çalışma düzenini burada uyguluyoruz.” sözleriyle süreci anlattı.
Mühendis Ahmed Talib ise, “Türkiye bana güvenlik sağladı. Şimdi ülkemi yeniden inşa etmek istiyorum.” dedi.

Yeni yönetimin karşılaştığı en ciddi güvenlik sorunu işgal devleti İsrail’in tampon bölgeyi ilhak etmesi ve güneydeki Dürzi militanlara destek sağlaması oldu. Şam yönetimi, İsrail’in saldırılarına askeri değil diplomatik yöntemlerle karşılık vererek krizi büyütmemeyi tercih ediyor.
10 Mart’ta imzalanan anlaşma, Suriye’deki Kürtlerin haklarının tanınmasını ve PKK bağlantılı teröristlerin ülkeyi terk etmesini öngörüyordu. Ancak terör örgütünün siyasi özerklik ısrarı nedeniyle süreci tıkadı. Şam, sorunun kansız çözümü için ABD’den baskı talep ediyor.
Sahil hattında rejim artıklarına karşı geniş çaplı bir operasyon yürütülürken bazı bölgelerde sınırlı intikam girişimleri yaşandı. Süveyda’daki Dürzi grupların İsrail destekli saldırıları ise uluslararası arabuluculukla geçici bir anlaşmaya bağlandı. Ancak nihai çözüm sağlanmış değil.
Elektrik ve su hizmetleri savaş öncesine dönmemekle birlikte büyük şehirlerde kesintiler önemli ölçüde azaltıldı. Azerbaycan üzerinden sağlanan enerji anlaşmaları, günlük hayatı rahatlatmaya başladı. Ancak fiyat istikrarı ve lira krizi hâlâ ciddi bir sorun.

Bir yıl sonunda Suriye tamamen istikrara kavuşmuş değil. İsrail, SDG/PKK, ekonomik zorluklar ve rejim artıklarının yarattığı riskler devam ediyor. Ancak Baas rejiminin yıkılması, milyonlarca Suriyeli için yeni bir başlangıcın kapısını araladı.
8 Aralık Suriye Devrimi’nin birinci yılı, hem büyük bir bedelin ardından gelen özgürlüğün hem de yeniden ayağa kalkma mücadelesinin sembolü oldu.