Avustralya’nın Sidney kentindeki Bondi Plajı’nda düzenlenen “Hanuka” organizasyonu sonrası gündeme gelen Siyonist örgüt CHABAD, Gazze’de saldırılardaki rolü, İsrail yönetimiyle ideolojik bağları, ABD ve KKTC’deki tartışmalı faaliyetleri ile İslam ülkelerindeki artan etkinliği nedeniyle yeniden uluslararası kamuoyunun odağına yerleşti.
Eklenme: 17.12.2025 12:26:45Sidney Bondi Plajı’ndaki saldırı ardından dikkatler, soykırımcı Netanyahu ile ideolojik bağları olduğu bilinen Siyonist Mesihçi örgüt CHABAD’a çevrildi. Gazze’deki saldırılarda fiili rol almaları, ABD’de bulunan bir sinagogda ortaya çıkan gizli tüneller, KKTC’deki geniş çaplı arazi alımları ve İslam ülkelerindeki faaliyetleri, örgütün yalnızca dini değil küresel ve politik bir yapı olduğu tartışmalarını yeniden gündeme getirdi.
Uluslararası basına ve araştırma dosyalarına yansıyan bilgilere göre CHABAD, Siyonist Mesihçi bir dini-ideolojik örgüt olarak tanımlanıyor. Örgütün, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun da mensubu olduğu bir yapı olduğu sıkça dile getiriliyor.

CHABAD inanışına göre Netanyahu’nun, Mesih geldiğinde Kudüs’ün anahtarını teslim edecek kişi olacağına inanıldığı aktarılıyor. Bu inanç, örgütün dini söyleminin İsrail siyasetinin en üst kademeleriyle iç içe geçtiği yönündeki değerlendirmeleri güçlendiriyor.
CHABAD, Gazze’de yürütülen soykırım sürecinde en etkili dini yapılardan biriydi. Çok sayıda CHABAD mensubunun Gazze’deki saldırılarda fiilen görev aldığı çeşitli kaynaklar üzerinden defalarca doğrulandı.

Sosyal medyaya ve uluslararası basına yansıyan görüntülerde, Gazze’de kullanılan bazı İsrail tanklarının üzerinde CHABAD flamalarının yer aldığı görülüyor. Ayrıca Gazze’de “CHABAD House” adı altında yapılar açıldığı ve örgütün bölgede dini-sivil faaliyet yürüttüğü belirtiliyor.

CHABAD’a ilişkin en çarpıcı olaylardan biri ABD’nin New York kentinde yaşandı. CHABAD bağlantılı bir sinagogun altında gizli bir tünel ağı tespit edilmesi, uluslararası basında geniş yankı buldu.

Polis raporlarına yansıyan bilgilere göre tünellerde kanlı yataklar ve bebek arabaları bulundu. Olay sırasında tünellere saklanan bazı Siyonistlerin gözaltına alındığı bildirildi. Bu gelişme, örgütün ABD’deki yapılanmasının da tartışmaya açılmasına neden oldu.
CHABAD’ın faaliyet alanlarından biri olarak Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) de öne çıkıyor. Ortaya çıkan bilgilere göre örgüt, İsrail bağlantılı kişilerin taşınmaz mal edinme sürecini organize eden bir yapı konumunda.

Tespit edilebildiği kadarıyla bu süreçte yaklaşık 25 bin dönüm arazinin satın alındığı ifade ediliyor. Bu durum, KKTC’de egemenlik, güvenlik ve demografik yapı tartışmalarını da beraberinde getirdi.
CHABAD’ın yalnızca Batı’da değil, İslam ülkelerinde de giderek artan bir etki alanı oluşturduğu görülüyor. Körfez ülkeleri, Orta Asya ve Doğu Akdeniz hattında açılan CHABAD House merkezleri, örgütün dini faaliyetlerinin ötesine geçen bir yapılanma kurduğu yönünde değerlendirmelere yol açıyor.
Uzmanlar, CHABAD’ın bu ülkelerde dini temsil kisvesi altında sivil, kültürel ve lojistik ağlar oluşturduğunu, bu ağların zamanla İsrail’in bölgesel politikalarıyla uyumlu hâle geldiğini belirtiyor.
CHABAD’ın İslam dünyasındaki faaliyetlerine dair en dikkat çekici olaylardan biri, 24 Kasım 2024’te Birleşik Arap Emirlikleri’nde (BAE) yaşandı. Kamuoyuna yansıyan bilgilere göre, işgal rejiminin üst düzey subaylarından biri olduğu ve aynı zamanda CHABAD üyesi olduğu belirtilen bir haham, BAE’de düzenlenen saldırıda öldürüldü.
Olayın ardından saldırıyı gerçekleştirdiği öne sürülen üç Özbek Müslüman, BAE’den kaçarak Türkiye’ye sığındı. Türkiye güvenlik birimleri tarafından yakalanan şahıslar, kamuoyunda oluşan yoğun tepkilere rağmen BAE’ye iade edildi.

İade süreci, insan hakları çevreleri ve bazı sivil toplum kuruluşları tarafından sert şekilde eleştirilirken, BAE yargısı tarafından yargılanan üç Özbek Müslüman’ın idam cezasına çarptırıldığı bildirildi. Söz konusu karar, bölgesel ve uluslararası düzeyde yeni tartışmaları da beraberinde getirdi.
İsrail ve Batı medyası saldırıyı “antisemitik cinayet” olarak sunarken, bölgedeki bazı çevreler CHABAD’ın Körfez ülkelerindeki varlığının güvenlik ve siyasi boyutlarıyla sorgulanması gerektiğini dile getirdi. Olay, örgütün yalnızca dini değil, jeopolitik gerilimlerin merkezinde yer alan bir aktör hâline geldiği tartışmalarını derinleştirdi.
Analistlere göre İsrail ile bazı Arap ülkeleri arasında yürütülen normalleşme süreçleri, CHABAD’ın bölgedeki faaliyetlerini hızlandırdı. BAE başta olmak üzere Körfez ve Orta Asya’da açılan merkezler, bu sürecin saha yansımaları olarak değerlendiriliyor.

Bu tablo, CHABAD’ın yalnızca dini ihtiyaçlara cevap veren bir yapıdan ziyade, küresel ölçekte etkisi olan ideolojik ve politik bir ağ olarak hareket ettiği yönündeki iddiaları güçlendiriyor.