İşgalci İsrail, Levant bölgesindeki nehirler ve yeraltı suları üzerinde kurduğu kontrolle Filistin başta olmak üzere bölge ülkelerinde suya erişimi kısıtlıyor. Uzmanlara göre bu politika, kıtlığı derinleştiren siyasi bir tercih.
Eklenme: 19.12.2025 11:32:20Levant bölgesinde yaşanan su krizi, iklim koşullarıyla açıklanamayacak kadar derin. Bölgedeki birçok kaynak, İsrail’in kontrolü altında bulunuyor. Bu durum, özellikle Filistin topraklarında suya erişimde ciddi eşitsizliklere yol açarken, komşu ülkeleri de etkileyen bölgesel bir sorun haline geliyor.
Batı Şeria’daki yeraltı suları, Ürdün Nehri havzası ve Cebel eş-Şeyh’ten beslenen sistemler büyük ölçüde İsrail tarafından yönetiliyor. Su altyapısına yönelik izin mekanizmaları, Filistinlilerin yeni kuyu açmasını veya mevcut sistemleri onarmasını neredeyse imkânsız kılıyor. Böylece su, temel bir ihtiyaç olmaktan çıkıp siyasi bir baskı aracına dönüşüyor.

Batı Şeria’da İsrailli işgalciler yüksek miktarda su tüketirken, Filistinli köylerde insanlar sınırlı suyla yaşamını sürdürmek zorunda kalıyor. Günlük su kullanımı uluslararası sağlık standartlarının altına düşerken, tarım ve hayvancılık da ciddi zarar görüyor. Bu tablo, suyun adaletsiz paylaşımının sosyal ve ekonomik sonuçlarını gözler önüne seriyor.
Gazze’deki durum ise krizin en ağır boyutunu yansıtıyor. Uzun süredir uygulanan abluka nedeniyle su altyapısı büyük ölçüde işlevsiz hale gelmiş durumda. Temiz suya erişim sınırlı, yeraltı sularının çoğu ise içilemez halde. Enerji ve onarım kısıtlamaları, sorunun kalıcı hale gelmesine neden oluyor.
İsrail’in su politikaları yalnızca Filistin’i değil, Ürdün, Lübnan ve Suriye gibi ülkeleri de etkiliyor. Ürdün Nehri üzerindeki kontrol, Ürdün’ü dışarıdan su almaya zorlayan bir bağımlılık ilişkisi yaratıyor. Lübnan’daki bazı su kaynaklarına yönelik müdahaleler ise zaman zaman bölgesel gerilimleri tırmandırıyor.

İklim değişikliğiyle birlikte kuraklık artarken, suya erişimdeki bu eşitsizlikler daha da belirginleşiyor. Filistinlilerin iklim koşullarına uyum sağlayacak altyapı yatırımlarından mahrum bırakılması, su krizini derinleştiriyor ve bağımlılığı artırıyor.
Levant bölgesinde yaşanan su sorunu, doğal bir kıtlıktan çok, İsrail’in uyguladığı adaletsiz ve tek taraflı su politikalarının sonucu olarak değerlendiriliyor. Uzmanlar, su kaynaklarının eşit ve adil paylaşımı sağlanmadan bölgede kalıcı barış ve istikrarın mümkün olmayacağını vurguluyor.