İsrail istihbaratının, PKK ve YPG’nin tasfiye sürecini sabote etmek amacıyla Avrupa merkezli organize bir “trol ordusu” kurduğu ortaya çıktı. Kampanyanın arkasında Diaspora Bakanı Amichai Chikli’nin olduğu ve ağın Türkiye’yi hedef alan psikolojik operasyon yürüttüğü belirtiliyor.
Eklenme: 19.12.2025 15:38:08Türkiye’nin terör örgütü PKK ve YPG’nin tasfiyesi için yürüttüğü “Terörsüz Türkiye” süreci, Siyonist İsrail rejimi kaynaklı olduğu düşünülen koordineli bir sosyal medya propaganda operasyonuyla hedef alındı. Ağın, PKK/YPG görünümlü hesaplar üzerinden Türkiye karşıtı manipülatif içerikler yaydığı tespit edildi.
Türkiye’nin PKK ve YPG’yi silahsızlandırma girişimi, son dönemde dijital nüfuz mücadelesinin yeni bir odak noktasına dönüştü. Yapılan teknik analizlerde, sosyal medyada “Kürtlerin tek dostu İsrail’dir”, “Türkiye ile kader birliği kurulamaz” gibi paylaşımların ortak bir propaganda ağı tarafından organize edildiği belirlendi. Bu paylaşımların, Tel Aviv yönetiminin kaynaklarıyla finanse edilen bir ağ üzerinden yapıldığı tahmin ediliyor.
Bu ağdaki hesapların çoğunun Avrupa merkezli IP adresleri üzerinden yönetildiği tespit edildi. Ortak dil, tema ve koordinasyonla yapılan paylaşımlar, Dürzilere verilen destek gibi unsurları abartarak Kürt toplumunu İsrail saflarına çekmeyi amaçlıyor.

İddialara göre kampanyanın merkezinde İsrail Diaspora Bakanı Amichai Chikli yer alıyor. Chikli’nin bizzat yönettiği 60 kişilik özel ekip, sosyal medyada Avrupa’daki kullanıcı profillerine benzer hesaplar oluşturarak içerik üretip paylaşıyor.

Operasyonun “mutfağı” olarak nitelenen İsrail istihbarat birimi Birim 8200’ün manipülasyon teknikleriyle bağlantılı olduğu öne sürülüyor. Ağın, yalan haberleri yaymaları karşılığında Batılı sosyal medya fenomenlerine yaklaşık 7 bin dolar ödeme yaptığına dair detaylar da ortaya çıktı.
Uzmanlara göre İsrail’in sosyal medya üzerinden yürüttüğü propaganda faaliyetleri, uzun yıllardır bilinen Hasbara modeliyle örtüşüyor. Bu model; infografikler, kısa videolar, sloganlaştırılmış mesajlar ve viral içerikler aracılığıyla küresel algıyı yönlendirmeyi hedefliyor. Kriz dönemlerinde devreye sokulan bu dijital diplomasi yöntemi, askeri eylemleri “meşrulaştırıcı anlatılar” üzerinden savunmak ve karşıt görüşleri bastırmak için kullanılıyor.
Bu bağlamda, Türkiye’nin PKK ve YPG’nin tasfiyesine yönelik adımlarının hedef alınması, Hasbara’nın bölgesel dosyalara uyarlanmış güncel bir versiyonu olarak değerlendiriliyor.
Benzer propaganda pratiklerinin somut örneklerinden biri, ABD merkezli “Esther Project” adlı kampanya oldu. Açık kaynaklarda yer alan kayıtlara göre bu proje kapsamında, sosyal medya fenomenlerine İsrail lehine içerik üretmeleri için ödeme teklifleri yapıldı. Influencerlara içerik başına yaklaşık 7 bin dolar önerildiği, mesaj setlerinin ve görsel materyallerin hazır şekilde sunulduğu tespit edildi.

Bu örnek, Türkiye’yi hedef alan mevcut kampanyada da fenomenler, hazır anlatılar ve ücretlendirme mekanizmalarının birlikte kullanıldığı iddialarını güçlendiriyor.
İsrail yanlısı dijital kampanyalarda daha önce kullanılan Act.IL platformu, organize sosyal ağların nasıl çalıştığına dair önemli bir örnek sunuyor. Bu sistemde kullanıcılar; belirlenmiş içerikleri paylaşma, yorum yapma, karşıt görüşleri raporlama gibi “görevler” alarak koordine ediliyordu.

Uzmanlar, PKK/YPG görünümlü hesaplar üzerinden yürütülen Türkiye karşıtı paylaşımlarda da benzer bir görev-temelli organizasyon yapısının izlerine rastlandığını belirtiyor. Paylaşımların aynı dil, zamanlama ve etiketlerle eşzamanlı yapılması, tek merkezden yönetilen bir bot ve yarı-organik ağ ihtimalini güçlendiriyor.
Uzmanlar, bu kampanyanın Ankara’nın silahsız çözüm arayışlarını sabote etmeye yönelik bir psikolojik harekât olarak değerlendirilmesi gerektiğini söylüyor. Analizlerde, İsrail’in Türkiye’nin en hassas konularından biri olan Kürt meselesini ele alarak toplumdaki fay hatlarını derinleştirmeye çalıştığı belirtiliyor.
Paylaşımlarda sıkça öne çıkan mesajlar arasında şunlar yer alıyor;

Bazı hesapların, terörist başı Abdullah Öcalan yerine YPG liderleri üzerinden Kürt kamuoyunu yönlendirmeye çalıştığı ve süreçte manipülasyon tekniklerinin yoğun biçimde kullanıldığı tespit edildi.